HATA BİLDİRİMLERİNİZ İÇİN TIKLAYIN
سُورَةُالْاَنْعَامِ  ١٣٤ 
الجزء ٧

وَهُوَ الَّذ۪ي يَتَوَفّٰيكُمْ بِالَّيْلِ وَيَعْلَمُ مَا جَرَحْتُمْ بِالنَّهَارِ ثُمَّ يَبْعَثُكُمْ ف۪يهِ لِيُقْضٰٓى اَجَلٌ مُسَمًّىۚ ثُمَّ اِلَيْهِ مَرْجِعُكُمْ ثُمَّ يُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ۟ ﴿ ٦٠ ﴾ وَهُوَ الْقَاهِرُ فَوْقَ عِبَادِه۪ وَيُرْسِلُ عَلَيْكُمْ حَفَظَةًۜ حَتّٰٓى اِذَا جَٓاءَ اَحَدَكُمُ الْمَوْتُ تَوَفَّتْهُ رُسُلُنَا وَهُمْ لَا يُفَرِّطُونَ ﴿ ٦١ ﴾ ثُمَّ رُدُّٓوا اِلَى اللّٰهِ مَوْلٰيهُمُ الْحَقِّۜ اَلَا لَهُ الْحُكْمُ وَهُوَ اَسْرَعُ الْحَاسِب۪ينَ ﴿ ٦٢ ﴾ قُلْ مَنْ يُنَجّ۪يكُمْ مِنْ ظُلُمَاتِ الْبَرِّ وَالْبَحْرِ تَدْعُونَهُ تَضَرُّعًا وَخُفْيَةًۚ لَئِنْ اَنْجٰينَا مِنْ هٰذِه۪ لَنَكُونَنَّ مِنَ الشَّاكِر۪ينَ ﴿ ٦٣ ﴾ قُلِ اللّٰهُ يُنَجّ۪يكُمْ مِنْهَا وَمِنْ كُلِّ كَرْبٍ ثُمَّ اَنْتُمْ تُشْرِكُونَ ﴿ ٦٤ ﴾ قُلْ هُوَ الْقَادِرُ عَلٰٓى اَنْ يَبْعَثَ عَلَيْكُمْ عَذَابًا مِنْ فَوْقِكُمْ اَوْ مِنْ تَحْتِ اَرْجُلِكُمْ اَوْ يَلْبِسَكُمْ شِيَعًا وَيُذ۪يقَ بَعْضَكُمْ بَأْسَ بَعْضٍۜ اُنْظُرْ كَيْفَ نُصَرِّفُ الْاٰيَاتِ لَعَلَّهُمْ يَفْقَهُونَ ﴿ ٦٥ ﴾ وَكَذَّبَ بِه۪ قَوْمُكَ وَهُوَ الْحَقُّۜ قُلْ لَسْتُ عَلَيْكُمْ بِوَك۪يلٍۜ ﴿ ٦٦ ﴾ لِكُلِّ نَبَاٍ مُسْتَقَرٌّۘ وَسَوْفَ تَعْلَمُونَ ﴿ ٦٧ ﴾ وَاِذَا رَاَيْتَ الَّذ۪ينَ يَخُوضُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا فَاَعْرِضْ عَنْهُمْ حَتّٰى يَخُوضُوا ف۪ي حَد۪يثٍ غَيْرِه۪ۜ وَاِمَّا يُنْسِيَنَّكَ الشَّيْطَانُ فَلَا تَقْعُدْ بَعْدَ الذِّكْرٰى مَعَ الْقَوْمِ الظَّالِم۪ينَ ﴿ ٦٨ ﴾

سُورَةُالْاَنْعَامِ  ١٣٤ 
الجزء ٧
En`âm Sûresi  134 
Cüz  7

60  Ancak O’dur O Zât ki; sizi(n ruhlarınızın bedendeki tasarrufunu) geceleyin (uyurken) tamamen almaktadır, gündüzleyin yapmış olduğunuz şeyleri de bilmektedir. Sonra (her kulun dünyada ne kadar kalacağı hakkında) belirlenmiş bir süre bitirilsin diye sizi o (gündüzün ışığı)nda diriltmektedir. (Öldürülüp diriltilmenizden) sonra dönüşünüz ancak O’na olacaktır ve sonunda O, (gece-gündüz) yapmakta bulunmuş olduklarınızı size tamamen haber verecektir.
Âyet-i celîlede geçen “teveffî” tâbiri; örfe göre öldürme manasında ise de, burada mecâzen uyutma manası kastedilmiştir. Zira duyuları, düşünce ve anlayışkabiliyetlerini giderme hususunda ölümle uyku arasında tam bir münasebet vardır. Bundan dolayı Câbir (Radıyallâhu anh)dan rivayet edilen hadîs-i şerîfte Rasûlullâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem): “Uyku ölümün kardeşidir, cennet ehli ise uyumazlar!” buyurmuştur. (Ebû Nu’aym, Hılyetü’l-evliyâ: 7/90) Nitekim Allâh-u Te`âlâ: “Allâh ruhları ölümleri zamanında, ölmeyenleri de uykularında alır. Ölümüne hükmettiklerini tutar, diğerlerini ise (ecelleri için) belirli bir zamana kadar (bedenlerine) gönderir!” (Zümer Sûre si: 42) buyurarak bu gerçeği vuzûha kavuşturmuştur. Hazret-i Ali (Radıyallâhu anh)`ın: “Uyku vaktinde ruh çıkar, ışınları ise bedende kalır, işte rüyayı bununla görür. Uykudan uyanırken ise göz açıp kapayacak zaman dan daha hızlı bir şekilde ruh bedene geri döner!” sözü, bu konudaki birçok bilginin kaynağı olmuştur. Ruhun uykuda alınması hakkındaki rivayetler ve ruhla ilgili ilginç bilgiler için bakınız: Rûhu’l- Furkan: 9/425-435

61  Kullarının fevkınde (eşsiz bir güç, gâlibiyet ve tasarrufa sahip olup , her istediğine ulaşacak bir) Kahir olan ancak O’dur (dolayısıyla kullarından hiçbiri O’nu âciz bırakamaz ve onlar hakkında dilediğini yapmasına engel olamaz)! (Amellerinizi yazıp) muhafaza eden (melek)leri de üzerinize O yollamaktadır. Nihayet sizden birine ölüm geldiği zaman elçilerimiz o(nun ruhu)nu tamamen alırlar ve onlar (vazifelerinde gev şeklik ve geciktirme gibi) hiçbir kusur yapmazlar.

62  (Dünyadayken birtakım bâtıl mevlâların eli altın da bulunduktan) sonra onlar (gerçek manada Efendi lerine ve) Hak olan Mevlâ’larına; O Allâh(ın hüküm ve cezasın) a döndürülmüşlerdir. Âgâh olun ki; (o gün) hüküm ancak O’na aittir! Ve O, hesap görenlerin en süratli olanıdır. (Nitekim hiçbir kimsenin hesabıyla uğraşmak, O’nu diğerinden alıkoymaz ve böylece O, bir koyun sağımlık kadar kısa bir zaman içerisinde bü tün yaratıkların hesabını bitirir.)

63  (Habîbim!) De ki: “Karanın ve denizin (kor kunç tehlikelerinden ve) karanlıklarından sizi kim kurtarmaktadır ki: ‘Andolsun; eğer bizi işte bundan kurtarırsa, elbette biz muhakkak şükredenlerden olacağız!’ diye boyun bükerek açıkça ve gizlice O’na dua etmektesiniz.”

64  (Rasûlüm!) De ki: “Bundan da, (diğer) her sı kıntıdan da sizi ancak Allâh kurtarmaktadır. Ama sonra yine de siz (hiçbir şeye gücü yetmeyen yaratık ları O’na) ortak koşmaktasınız!”

65  (Habîbim!) De ki: “(Nûh ve Lût kavmiyle, As hâb-ı Fîl’e yaptığı gibi) üzerinizden yahut (Firavun’u boğup Karûn’u batırdığı gibi) ayaklarınızın altından size bir azap göndermeye ya da sizi (farklı farklı gö rüşlere mensup ve mutaassıp) fırkalara karıştırmaya ve böylece (aranızda savaş çıkartarak) bir kısmınıza diğer bir kısmın çetin azâbını tattırmaya Kâdir olan ancak O’dur. Bak (gör) ki; âyetleri (müjde ve tehdit gibi farklı suretlerle) bir üsluptan diğerine nasıl çeviriyoruz, tâ ki onlar (gerçekleri) iyice anlasınlar (da inkârı bıraksınlar)!”

66  (Habîbim!) Senin kavmin onu yalanlamıştır. Oysa o (Kur’ân-ı Kerîm ve haber verdiği azaplar), ger çeğin ta kendisidir. De ki: “Ben sizin üzerinize asla bir vekil değilim (ki sizi inkârdan zorla engelleyeyim yahut cezanızı vereyim. Ben ancak bir uyarıcıyım, üzerinize Vekil olan ise an cak Allâh’tır)!”

67  (Kur’ân’ın verdiği haberlerden) her bir haber için bir gerçekleşme zamanı vardır. Yakında (vakti geldiğinde, dünyada veya âhirette o haberin doğruluğunu) siz de bileceksiniz!

68  (Habîbim!) Bizim âyetlerimiz hakkında (in kâra, alay ve tenkide) dalmakta bulunan o kimseleri gördüğün zaman, onlar ondan başka bir söze dalın caya kadar hemen kendilerinden yüz çevir(diğini ifade etmek üzere yanlarından kalk)! Eğer şeytan sana gerçekten (vesvese verip bu ya sağı) unutturacak olursa, artık (bu nehyi) hatırladık tan sonra o zâlimler topluluğuyla birlikte oturma!

En`âm Sûresi  134 
Cüz  7
cihanyamaneren