HATA BİLDİRİMLERİNİZ İÇİN TIKLAYIN
سُورَةُيُونُسَ  ٢١٤ 
الجزء ١١

وَلَوْ اَنَّ لِكُلِّ نَفْسٍ ظَلَمَتْ مَا فِي الْاَرْضِ لَافْتَدَتْ بِه۪ۜ وَاَسَرُّوا النَّدَامَةَ لَمَّا رَاَوُا الْعَذَابَۚ وَقُضِيَ بَيْنَهُمْ بِالْقِسْطِ وَهُمْ لَا يُظْلَمُونَ ﴿ ٥٤ ﴾ اَلَٓا اِنَّ لِلّٰهِ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ اَلَٓا اِنَّ وَعْدَ اللّٰهِ حَقٌّ وَلٰكِنَّ اَكْثَرَهُمْ لَا يَعْلَمُونَ ﴿ ٥٥ ﴾ هُوَ يُحْي۪ وَيُم۪يتُ وَاِلَيْهِ تُرْجَعُونَ ﴿ ٥٦ ﴾ يَٓا اَيُّهَا النَّاسُ قَدْ جَٓاءَتْكُمْ مَوْعِظَةٌ مِنْ رَبِّكُمْ وَشِفَٓاءٌ لِمَا فِي الصُّدُورِ وَهُدًى وَرَحْمَةٌ لِلْمُؤْمِن۪ينَ ﴿ ٥٧ ﴾ قُلْ بِفَضْلِ اللّٰهِ وَبِرَحْمَتِه۪ فَبِذٰلِكَ فَلْيَفْرَحُواۜ هُوَ خَيْرٌ مِمَّا يَجْمَعُونَ ﴿ ٥٨ ﴾ قُلْ اَرَاَيْتُمْ مَٓا اَنْزَلَ اللّٰهُ لَكُمْ مِنْ رِزْقٍ فَجَعَلْتُمْ مِنْهُ حَرَامًا وَحَلَالًاۜ قُلْ آٰللّٰهُ اَذِنَ لَكُمْ اَمْ عَلَى اللّٰهِ تَفْتَرُونَ ﴿ ٥٩ ﴾ وَمَا ظَنُّ الَّذ۪ينَ يَفْتَرُونَ عَلَى اللّٰهِ الْكَذِبَ يَوْمَ الْقِيٰمَةِۜ اِنَّ اللّٰهَ لَذُو فَضْلٍ عَلَى النَّاسِ وَلٰكِنَّ اَكْثَرَهُمْ لَا يَشْكُرُونَ۟ ﴿ ٦٠ ﴾ وَمَا تَكُونُ ف۪ي شَأْنٍ وَمَا تَتْلُوا مِنْهُ مِنْ قُرْاٰنٍ وَلَا تَعْمَلُونَ مِنْ عَمَلٍ اِلَّا كُنَّا عَلَيْكُمْ شُهُودًا اِذْ تُف۪يضُونَ ف۪يهِۜ وَمَا يَعْزُبُ عَنْ رَبِّكَ مِنْ مِثْقَالِ ذَرَّةٍ فِي الْاَرْضِ وَلَا فِي السَّمَٓاءِ وَلَٓا اَصْغَرَ مِنْ ذٰلِكَ وَلَٓا اَكْبَرَ اِلَّا ف۪ي كِتَابٍ مُب۪ينٍ ﴿ ٦١ ﴾

سُورَةُيُونُسَ  ٢١٤ 
الجزء ١١
Yûnus Sûresi  214 
Cüz  11

54  Yer(yüzün)de bulunan (hazine ve malmülk gibi) her şey gerçekten (o şirk koşarak yahut insan lara saldırıda bulunarak) zulüm işlemiş olan her hangi bir nefse âit olsaydı, (kıyâmet gününün azâ bından kurtulmak için) elbette onu (seve seve) fidye olarak verirdi. Onlar o (korkunç) azâbı gördükleri zaman (deh şete kapılarak ne yapacaklarını şaşıracaklarından) pişmanlığı (açıklama ve onun neticesi olarak ağlayıp el ısırma imkânı bulamayınca, gam ve kederlerini iç lerine gömerek) gizlemiş (ve için için yanmış) ola caklardır/ (gördükleri azapların feca ati karşısında daha fazla direnme imkânı bulamayıp) pişmanlığı açıklamış olacaklardır/. (Ne çare ki son pişmanlık asla fayda vermeyecektir.) Böylece (peygamberlerle inkârcılar arasında ve zalimlerle mazlumların) aralarında adâletle hüküm verilmiştir ve onlar (lehlerindeki ve aleyhlerindeki hiçbir konuda haksızlığa ve) zulme uğratılmaya caklardır.

55  Haberdâr olun ki; şüphesiz gök lerde ve yer de olanlar (yaratılmak, mülkiyet ve yönetim bakımın dan) ancak Allâh’a mahsustur. Bilin ki; gerçekten Allâh’ın (itaat kâr lara mükâ fat ve günahkârlara azap edeceğine dâir peygamberi vasıtasıyla yapmış olduğu tüm) vaad(ler)i (mutlaka ger çekleşecek) bir haktır, fakat onların pek çoğu (gaf let istilâ sına uğradıkları için bu gerçeği) bilmezler (de, o nedenle sorumsuzca laflar konuşurlar ve yanlış işler yaparlar).

56  O (Allâh-u Te`âlâ, dünyada) di riltir ve öldü rür! (Gücü Kendinden olan bir Zât’ın kudreti, başka larının müdahalesiyle kaybolmayacağına göre dün yada bunu yapan, ukbâda da bu fiillere Kâdir’dir. Do layısıyla) sizler (öldürülmenizin ardından diriltilip haşr, edilerek) ancak O(nun huzuru)na döndürü leceksiniz.

57  Ey insanlar! Gerçekten de size Rabbinizden yüce bir öğüt, göğüslerde bulunan (yanlış inançlar, şek ve şüpheler gibi kötü) şeylere büyük bir şifa, (insanları sapıklıktan kurtaran bir rehber ve) tam bir hidâyet, inananlar için de büyük bir rahmet (eseri olan Kur’ân-ı Kerîm) gelmiştir.

58  (Habîbim!) De ki: “Ancak Allâh’ın fazlı( nın tecellîsi olan Kur’ân-ı Kerîm) ile ve sadece O’nun rah meti(nin eseri olan İslâm ve sünnet) ile (mutlu olsunlar)! İşte sadece bununla (sevinip) fe rah lansınlar. O (bahsi geçen İlâhî lütuf ve rahmet), onların toplamakta oldukları (mallar, mahsuller, davarlar vesâir fanî) şeylerden hayırlıdır.

59  (Rasûlüm! Allâh’ın verdiği rızıkları kendi ka fa larınca serbest ve yasak gibi kısımlara ayıran o kâ firlere) de ki: “(Söyleyin bakalım!) Allâh’ın rızıktan sizin için (tak dir edip) indirmiş olduğu şeyleri gördünüz mü ki, siz ondan bir kısmını haram ve (diğer bir kısmını) helâl kılmıştınız?” De ki: “(Bu mahsullerin ve davarların bir kısmını haram, di ğer bir kısmını helâl kabul etmeniz husu sunda) Allâh mı size izin verdi, yoksa siz Allâh’a karşı iftirada mı bulunmaktasınız?”

60  Allâh’a karşı yalan uy dur makta olan o kişi lerin, kı yâ met gününde (kendilerine ne muamele yapılacağı hususun daki) düşünceleri nedir? Şüphesiz ki Allâh insanlara karşı elbette (kıy meti takdir edilemeyecek ve künhüne eril e meyecek derecede) pek büyük bir fazl (u kerem) sahibidir. (Nitekim bunun bir tezâhürü olarak onlara akıl ver miş, peygamberler gönderip kitaplar indirmiş ve he lâli-haramı öğretmiştir.) Lâkin onların pek çoğu (bu nimetlerden istifade ederken sahibine) şükretmezler.

61  (Habîbim!) Sen önemli herhangi bir işte bu lun mazsın ki, (özellikle) o (mühim taatları) ndan biri olarak da Kur’ân okumazsın ki, (ey insanlar!) sizler de hiçbir amel işlemezsiniz ki, siz ona (te şebbüs ederek) atıldığınız zaman Biz sizin üzeri nize şahitler olmayalım! (Habîbim!) Ne yerde, ne de gökte (; ne aşağı, ne üst cihetlerde ve ne de varlık dâire sin de) zerre ağır lığınca bir şey bile senin Rabbin(in sonsuz bilgisin) den kaybolmaz. İşte ne bundan daha küçü ğü, ne de daha büyüğü yoktur ki, pek açık bir kitap (olan Levh-i Mahfûz) da (yazılı) bulunmasın!

Yûnus Sûresi  214 
Cüz  11
cihanyamaneren