HATA BİLDİRİMLERİNİZ İÇİN TIKLAYIN
سُورَةُالرَّعْدِ  ٢٤٩ 
الجزء ١٣

وَيَسْتَعْجِلُونَكَ بِالسَّيِّئَةِ قَبْلَ الْحَسَنَةِ وَقَدْ خَلَتْ مِنْ قَبْلِهِمُ الْمَثُلَاتُۜ وَاِنَّ رَبَّكَ لَذُو مَغْفِرَةٍ لِلنَّاسِ عَلٰى ظُلْمِهِمْۚ وَاِنَّ رَبَّكَ لَشَد۪يدُ الْعِقَابِ ﴿ ٦ ﴾ وَيَقُولُ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا لَوْلَٓا اُنْزِلَ عَلَيْهِ اٰيَةٌ مِنْ رَبِّه۪ۜ اِنَّمَٓا اَنْتَ مُنْذِرٌ وَلِكُلِّ قَوْمٍ هَادٍ۟ ﴿ ٧ ﴾ اَللّٰهُ يَعْلَمُ مَا تَحْمِلُ كُلُّ اُنْثٰى وَمَا تَغ۪يضُ الْاَرْحَامُ وَمَا تَزْدَادُۜ وَكُلُّ شَيْءٍ عِنْدَهُ بِمِقْدَارٍ ﴿ ٨ ﴾ عَالِمُ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ الْكَب۪يرُ الْمُتَعَالِ ﴿ ٩ ﴾ سَوَٓاءٌ مِنْكُمْ مَنْ اَسَرَّ الْقَوْلَ وَمَنْ جَهَرَ بِه۪ وَمَنْ هُوَ مُسْتَخْفٍ بِالَّيْلِ وَسَارِبٌ بِالنَّهَارِ ﴿ ١٠ ﴾ لَهُ مُعَقِّبَاتٌ مِنْ بَيْنِ يَدَيْهِ وَمِنْ خَلْفِه۪ يَحْفَظُونَهُ مِنْ اَمْرِ اللّٰهِۜ اِنَّ اللّٰهَ لَا يُغَيِّرُ مَا بِقَوْمٍ حَتّٰى يُغَيِّرُوا مَا بِاَنْفُسِهِمْۜ وَاِذَٓا اَرَادَ اللّٰهُ بِقَوْمٍ سُٓوءًا فَلَا مَرَدَّ لَهُۚ وَمَا لَهُمْ مِنْ دُونِه۪ مِنْ وَالٍ ﴿ ١١ ﴾ هُوَ الَّذ۪ي يُر۪يكُمُ الْبَرْقَ خَوْفًا وَطَمَعًا وَيُنْشِئُ السَّحَابَ الثِّقَالَۚ ﴿ ١٢ ﴾ وَيُسَبِّحُ الرَّعْدُ بِحَمْدِه۪ وَالْمَلٰٓئِكَةُ مِنْ خ۪يفَتِه۪ۚ وَيُرْسِلُ الصَّوَاعِقَ فَيُص۪يبُ بِهَا مَنْ يَشَٓاءُ وَهُمْ يُجَادِلُونَ فِي اللّٰهِۚ وَهُوَ شَد۪يدُ الْمِحَالِۜ ﴿ ١٣ ﴾

سُورَةُالرَّعْدِ  ٢٤٩ 
الجزء ١٣
Ra`d Sûresi  249 
Cüz  13

6  (Rasûlüm!) O (müşrik ola)nlar (alayvâri bir üs lûpla: “Ey Allâh! Bu Kur’ân hak ise bize gökten taş yağ dır!” gibi sözler ederek) o güzel olan (âfiyet ve kurtuluş arzusun)dan önce o kötü olan (azaplar)ı senden acele istiyorlar. Hâlbuki (inkârcı ümmetlerin) kök (lerini) kazıyan o azaplar gerçekten kendilerinden önce(ki kâfirlere çarpıp) geçmiştir. Muhakkak ki senin Rabbin, zu lümlerine (ve günahlarına) rağmen insanlar için elbette pek büyük bir mağfiret sahibidir. Yine şüphesiz ki senin Rabbin (kâ firlere karşı) elbette azâbı çok şiddetli olan bir Zât’tır!

7  O kâfir olmuş kimseler (inatlarından dolayı): “(Îsâ ve Mûsâ’ya verildiği gibi) Rabbinden ona büyük bir âyet indirilseydi (de, o bizi imana mecbur bırak saydı) ya!” diyor(lar). (Hâlbuki) sen ancak bir uya rıcısın! (Dolayısıyla kendilerini imana sevk edecek mucizeleri göstermek senin görevin değildir.) Zaten her bir toplum için bir hidâ yetçi vardır (ki onları hakka davet etmektedir ve zamanınayakışan bir mucizeyle ümmetini imana sevketmektedir).

8  Allâh her dişinin taşıdığı şeyin (erkeklikdi şi lik, tamamlık-noksanlık, gü zel lik-çirkinlik ve uzun luk-kısalık gibi vasıflardan) ne(lere sahip) ola cağını, ra himlerin (cüsse, müddet ve adet gibi hususlardan) neleri eksilteceğini ve neleri artıracağını bilmek tedir! Zaten O’nun nezdinde her şey (ileri-geri olma yacak) tam bir ölçüyledir!

9  (O, hislerin idrâk edemeyeceği) gizliyi de, görü neni de (hakkıyla) bilendir, (O, Kendi büyüklüğü kar şısında her büyüğün küçüldüğü bir) Kebîr’dir, (kud retiyle her şeye üstün gelen ve yaratıkların sıfatların dan yüce olan bir) Müte`âl’dir!

10  İçinizden, sözü (gönlünde) gizlemiş ol(up açıkça konuşmay)an da, onu açıkla mış bulunan da, kendisi geceleyin iyice giz lenen de, gündüzleyin yolda giden de (Allâh-u Te`âlâ’nın ilminde) eşittir!

11  (Hangi hal üzere bulunursa bulunsun, her hâ lükârda) o kişi için, önünden ve ardından çokça takip edici (melek)ler vardır ki, (üzerine hücum eden zarar ve ziyanlara karşı) Allâh’ın (koruma) emrinden dolayı kendisini sürekli muhafaza etmektedirler. O (insa)nlar kendi nefislerinde bulunan (güzel vasıflar)ı (kötüleriyle) değiştirinceye kadar gerçek ten de Allâh bir toplumda olan (nimet, âfiyet vesâir lütufların)ı (belâ ve azapla) değiştirmez. Ama Allâh bir kavme herhangi bir (azap ve) fe nalık (ulaştırmak) dilerse, artık onun için hiç bir geri çevrilme (söz konusu) olamaz. O (azâba çarp tırılması takdir oluna)nlar için, O (Allâh-u Azîmüşşâ)n dan başka (işlerini takip edecek) bir Vâlî de yoktur!

12  (Yıldırım düşme tehlikesiyle) korkutmak ve (yağmur beklentisiyle) ümitlendirmek için size şim şeği gösteren ve (yağmur yüklü) ağır ağır bulutları (bulundukları yerde) yoktan icat eden Zât ancak O’dur!

13  O’nun korkusu yüzünden O’nun hamdiyle birlikte o gök gürültüsü(nü işitenler) ve melekler (yüce Rablerinin Zât’ını her türlü noksan sıfatlardan tenzih ve) tesbih eder(ler)!/ O’nun hamdiyle birlikte Ra’d (isimli melek) ve (diğer) melekler (hamd ile) tesbih eder(ler)!/ Onlar Allâh(ın Zât’ı) hakkında mücadele ederlerken O, yıldırımları gönderir de, onları dilediğine isâbet ettirir. Zaten O, tuzak kuranlara karşılık vermeye son derece güçlü olan bir Zât’tır!
İmam-ı Mücahid (Rahimehullâh)`dan gelen rivayete göre; bir Yahudi, Rasûlûllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) ile Allâh-u Te`âlâ hakkında münâzara yaparken yıldırım düşerek onun kafatasını yakmıştır. Diğer bir rivayete göreyse; Rasûlûllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) zorba bir kişiye, İslâm’a davet üzere bir elçi yollamış, o: “Muhammed’in İlâhının mâhiyetini bana bildirin bakalım! O, inciden midir yahut altından mı, yoksa kurşundan mı?” dediği sırada üzerine bir yıldırım düşerek onu helâk etmiştir. Âyet-i celîlenin son kısmının iniş sebebi olarak nakledilen bu rivayetler, âyet-i kerîmenin manasının daha iyi anlaşılmasına yardımcı olmaktadır. (Âlûsî: 13/121)

Ra`d Sûresi  249 
Cüz  13
cihanyamaneren