HATA BİLDİRİMLERİNİZ İÇİN TIKLAYIN
سُورَةُالرَّعْدِ  ٢٥٣ 
الجزء ١٣

مَثَلُ الْجَنَّةِ الَّت۪ي وُعِدَ الْمُتَّقُونَۜ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُۜ اُكُلُهَا دَٓائِمٌ وَظِلُّهَاۜ تِلْكَ عُقْبَى الَّذ۪ينَ اتَّقَوْاۗ وَعُقْبَى الْكَافِر۪ينَ النَّارُ ﴿ ٣٥ ﴾ وَالَّذ۪ينَ اٰتَيْنَاهُمُ الْكِتَابَ يَفْرَحُونَ بِمَٓا اُنْزِلَ اِلَيْكَ وَمِنَ الْاَحْزَابِ مَنْ يُنْكِرُ بَعْضَهُۜ قُلْ اِنَّمَٓا اُمِرْتُ اَنْ اَعْبُدَ اللّٰهَ وَلَٓا اُشْرِكَ بِه۪ۜ اِلَيْهِ اَدْعُوا وَاِلَيْهِ مَاٰبِ ﴿ ٣٦ ﴾ وَكَذٰلِكَ اَنْزَلْنَاهُ حُكْمًا عَرَبِيًّاۜ وَلَئِنِ اتَّبَعْتَ اَهْوَٓاءَهُمْ بَعْدَ مَا جَٓاءَكَ مِنَ الْعِلْمِۙ مَا لَكَ مِنَ اللّٰهِ مِنْ وَلِيٍّ وَلَا وَاقٍ۟ ﴿ ٣٧ ﴾ وَلَقَدْ اَرْسَلْنَا رُسُلًا مِنْ قَبْلِكَ وَجَعَلْنَا لَهُمْ اَزْوَاجًا وَذُرِّيَّةًۜ وَمَا كَانَ لِرَسُولٍ اَنْ يَأْتِيَ بِاٰيَةٍ اِلَّا بِاِذْنِ اللّٰهِۜ لِكُلِّ اَجَلٍ كِتَابٌ ﴿ ٣٨ ﴾ يَمْحُوا اللّٰهُ مَا يَشَٓاءُ وَيُثْبِتُۚ وَعِنْدَهُٓ اُمُّ الْكِتَابِ ﴿ ٣٩ ﴾ وَاِنْ مَا نُرِيَنَّكَ بَعْضَ الَّذ۪ي نَعِدُهُمْ اَوْ نَتَوَفَّيَنَّكَ فَاِنَّمَا عَلَيْكَ الْبَلَاغُ وَعَلَيْنَا الْحِسَابُ ﴿ ٤٠ ﴾ اَوَلَمْ يَرَوْا اَنَّا نَأْتِي الْاَرْضَ نَنْقُصُهَا مِنْ اَطْرَافِهَاۜ وَاللّٰهُ يَحْكُمُ لَا مُعَقِّبَ لِحُكْمِه۪ۜ وَهُوَ سَر۪يعُ الْحِسَابِ ﴿ ٤١ ﴾ وَقَدْ مَكَرَ الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِهِمْ فَلِلّٰهِ الْمَكْرُ جَم۪يعًاۜ يَعْلَمُ مَا تَكْسِبُ كُلُّ نَفْسٍۜ وَسَيَعْلَمُ الْكُفَّارُ لِمَنْ عُقْبَى الدَّارِ ﴿ ٤٢ ﴾

سُورَةُالرَّعْدِ  ٢٥٣ 
الجزء ١٣
Ra`d Sûresi  253 
Cüz  13

35  (Kâfirlikten ve günahlardan sakınan) o müttakî kimselere vaad edilmiş olan o cennetin (tanıtılmaya değer) sıfatı (şöyledir) ki; (köşklerinin ve ağaçlarının) zemininden ırmaklar akmaktadır. Yemişi de sürek lidir, gölgesi de! (Oranın hiçbir nimeti kesintiye uğra mayacaktır.) İşte (şirkten ve masiyetten) hakkıyla sakın mış olan kimselerin (övülmeye değer) âkıbeti budur! Kâfirlerin âkıbetiyse sadece o (sonsuz) ateştir!

36  O kimseler ki kendilerine o (Tevrât ve İncîl) kitab(lar)ı(nı) vermişizdir, onlar o (kendi kitapların da) sana indiril(eceği müjdelen)miş olan (Kur’ân ) la sevinç duyarlar. O (sana karşı ittifak kuran düşman) hizipler( in)den ise, onun (açıkladığı hükümlerden) bir kısmını inkâr eden kimseler vardır. (Nitekim onlar kendi kitaplarının hükümlerini nesheden ya da yeni hüküm getiren âyetleri reddederler, ama kitaplarına uyan meseleleri sevinçle karşılamasalar da inkâra kalkışmazlar. Habîbim! Sen onların bu inkârlarına hiç aldırış etmeksizin suratlarına hakkı haykırarak) de ki: “Ben ancak Allâh’a ibadet etmemle ve Kendisine hiçbir şeyi ortak koşmamamla emrolundum! (İnsanları) ancak O’na davet etmekteyim, dönüşüm de ancak O’nadır!”
Burada, Yahudi ahbârından Abdullah ibni Selâm ve Kâ`bu’l-Ahbâr gibi Müslümanlar, bir de Necrân, Yemen ve Habeşistan ruhbânından İslâm’ı kabul eden meşhur seksen kişi methedilmekte, buna mukabil Kâ`b ibni Eşref ve arkadaşları zemmedilmektedir.

37  (Habîbim!) İşte (Diğer peygam berlere kendi lügatleriyle kitap indirdiğimiz gibi,) böylece Biz (sana da) onu Arapça (dille ifade edilen) bir hüküm (kaynağı ve helâllerle haramların açıkça beyan edildiği bir kitap) olarak indirdik. Andolsun ki; sana gelmiş olan (bunca değerli) ilimden sonra onların arzularına uy(up da, kıblenin Kâ`be’ye döndürülmesinin ardından Mescid-i Aksâ’ya doğru namaz kılmaya kalkarsan ve İslâm’a daveti bıra k)acak olursan, senin için Allâh’tan (gelecek azâba karşı) ne bir dost, ne de bir koruyucu olamaz!

38  (Habîbim!) Andolsun ki; muhakkak Biz sen den önce de birçok rasûller göndermiş, onlara da birçok eşler ve çocuklar vermişizdir. Allâh’ın izni olmadıkça hiçbir peygamber için (ümmetinin istediği) herhangi bir âyet (ve mucizey)i getirmek (diye bir şey) olamaz! (İlâhî hikmet gereği,) her süreye ait (olmak üzere kullar hakkında belirlenen bir hüküm ve) bir yazı vardır.
Âyet-i kerîme, istedikleri mucizelerin gelmeyişine itiraz eden ve Rasûlûllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)`in birkaç eşle evlenmesine tepki göstererek: “Gerçek bir peygamber olsaydı, vazifesinin önemi çok eşliliğine engel olurdu!” gibi gerçek dışı sözler sarf eden bazı müşriklere cevap mâhiyetinde nâzil olmuştur.

39  Allâh (kulları hakkında yazmış olduğu hüküm lerden, rızıklardan, ecellerden ve günahlardan) diledi ğini siler ve (istediğini) sabit kılar! (Tüm yazıların as lını teşkil eden ve hiç değişmeyen ezelî ilmi temsil eden) Ümmü’l- Kitab ise sadece O’nun ka tındadır./ (Meleklere verilen nüshalardaki yazılar değişikliğe tâbiyse de) ana kitap (olan Levh-i Mahfûz) sadece O’nun ka tındadır./

40  (Habîbim!) Ya sana, ken dilerine vaad etmekte olduğumuz (azapla ilgili) şeylerin bir kısmını gerçek ten gösterecek olursak veya (daha önce) seni vefat ettirirsek, (hiçbir şey değişmez. Zira her halükârda sen onların yıkımına şâhit olacaksın. O halde sen onların inkârından etkilenmeyip vazifene devam et. Zira) senin üzerine düşen ancak (vahyi) tebliğ etmektir. (Onla rın) hesap(larını) görmek ise ancak Bize âittir!

41  O (müşrik ola)nlar (tehditlerimizin gerçek leşe ceğini inkâr edip dururlarken hiç) görmediler mi ki Biz gerçekten o(nlara ait) toprağa (emrimizle) gel mekteyiz ve orayı kenarlarından (azar azar Müslü manlara fethettirerek İslâm diyârına katmak sûretiyle) eksiltmekteyiz? (İstediği şey hakkında dilediği şekilde karar ve) hüküm veren ancak Allâh’tır ki (O, sana tâbi olanlar hakkında izzet, düşmanların için ise zillet hükmü vermiştir), O’nun hükmü(nü bozmak) için asla hiçbir takipçi olamaz! Hesap görmesi pek çabuk olan da ancak O’dur!

42  Onlardan önceki (kâfir) kimseler de gerçek ten (peygamberlerine ve müminlere karşı bunlar gibi) hile yapmıştı. Ama hilelere (en güçlü şekilde) karşılık vermek tamamıyla ancak Allâh’a âittir. (Zira hile; başkasına bilmediği taraftan bir zarar ulaş tırmaktır. Onların tüm yaptıkları ise Allâh-u Te`âlâ’nın ilim ve kudreti dâhilindedir, çünkü) O herkesin (hayır dan ve şerden) ne kazanmakta olduğunu (pek iyi) bilmektedir. O kâfirler (şimdilik bilmiyorlarsa da) o (âhiret) yurd(un)un (güzel) âkıbetinin (o pek de ğerli cennetin) kime ait olduğunu pek yakında (azâ ba çarpıldıkları zaman) bilecektir.

Ra`d Sûresi  253 
Cüz  13
cihanyamaneren