HATA BİLDİRİMLERİNİZ İÇİN TIKLAYIN
سُورَةُالنَّحْلِ  ٢٦٧ 
الجزء ١٤

وَتَحْمِلُ اَثْقَالَكُمْ اِلٰى بَلَدٍ لَمْ تَكُونُوا بَالِغ۪يهِ اِلَّا بِشِقِّ الْاَنْفُسِۜ اِنَّ رَبَّكُمْ لَرَؤُ۫فٌ رَح۪يمٌۙ ﴿ ٧ ﴾ وَالْخَيْلَ وَالْبِغَالَ وَالْحَم۪يرَ لِتَرْكَبُوهَا وَز۪ينَةًۜ وَيَخْلُقُ مَا لَا تَعْلَمُونَ ﴿ ٨ ﴾ وَعَلَى اللّٰهِ قَصْدُ السَّب۪يلِ وَمِنْهَا جَٓائِرٌۜ وَلَوْ شَٓاءَ لَهَدٰيكُمْ اَجْمَع۪ينَ۟ ﴿ ٩ ﴾ هُوَ الَّذ۪ٓي اَنْزَلَ مِنَ السَّمَٓاءِ مَٓاءً لَكُمْ مِنْهُ شَرَابٌ وَمِنْهُ شَجَرٌ ف۪يهِ تُس۪يمُونَ ﴿ ١٠ ﴾ يُنْبِتُ لَكُمْ بِهِ الزَّرْعَ وَالزَّيْتُونَ وَالنَّخ۪يلَ وَالْاَعْنَابَ وَمِنْ كُلِّ الثَّمَرَاتِۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَةً لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ ﴿ ١١ ﴾ وَسَخَّرَ لَكُمُ الَّيْلَ وَالنَّهَارَۙ وَالشَّمْسَ وَالْقَمَرَۜ وَالنُّجُومُ مُسَخَّرَاتٌ بِاَمْرِه۪ۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَاتٍ لِقَوْمٍ يَعْقِلُونَۙ ﴿ ١٢ ﴾ وَمَا ذَرَاَ لَكُمْ فِي الْاَرْضِ مُخْتَلِفًا اَلْوَانُهُۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَةً لِقَوْمٍ يَذَّكَّرُونَ ﴿ ١٣ ﴾ وَهُوَ الَّذ۪ي سَخَّرَ الْبَحْرَ لِتَأْكُلُوا مِنْهُ لَحْمًا طَرِيًّا وَتَسْتَخْرِجُوا مِنْهُ حِلْيَةً تَلْبَسُونَهَاۚ وَتَرَى الْفُلْكَ مَوَاخِرَ ف۪يهِ وَلِتَبْتَغُوا مِنْ فَضْلِه۪ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ ﴿ ١٤ ﴾

سُورَةُالنَّحْلِ  ٢٦٧ 
الجزء ١٤
Nahl Sûresi  267 
Cüz  14

7  (O hayvanlar) sizin ağır yüklerinizi öyle (uzak) bir beldeye taşırlar ki, canlar zorlanmadıkça siz (bile yüksüz halinizle) oraya ulaşıcı kimseler ola mazdınız! Muhakkak sizin Rabbiniz elbette (pek esirgeyen bir) Raûf’tur; (çok acıyan bir) Rahîm’dir. (Bu yüzden böyle büyük nimetleri üzerinize akıtırcasına sizlere lutfetmiş, zor ve zahmetli nice işleri de sizlere kolay etmiştir.)

8  Atları, katırları ve eşekleri de, siz onlara bi nesiniz ve (yeryüzüne, özellikle de sahiplerine) bir süs olsun diye (yaratmıştır)! Ayrıca O (sizin henüz) bilmemekte olduğunuz nice şeyleri de (yaratmış ve) sürekli yaratmaktadır.

9  (Deliller ortaya koyarak ve peygamberler gönderip kitaplar indirerek) o dosdoğru yol(u göstermek ve kavuşmak isteyenleri ona eriştirmek) sadece Allâh’a âittir./ Yolu doğrult(up hakka vardır)mak yalnızca Allâh’a âittir./Ama onun bazısı eğridir/(doğru yoldan) meyillidir/. O (sizin topluca hidayet yolunu seçeceğinizi ezelde bilseydi de inanmanızı) dileseydi, elbette hepinizi birlikte hidâyete eriştirirdi. (Fakat tercihlerinizi topluca bu yönde kullanmayacağınızı bildiğinden; arzusunu ve gücünü doğru yolu bulma uğrunda harcayacağını bildiği bir kavmin hidâyetini, râzı olarak irâde buyurmuş, doğru seçim yapmayacağını bildiği diğer bir toplumun ise, imtihan hikmetine dayalı olarak, râzı olmadığı halde sapıklığını dilemiştir.)
(Allâh-u Te`âlâ’nın irâde ve meşîeti hakkında geniş malumat için bakınız: En’âm Sûresi: 149; ayrıca bakınız: Rûhu’l-Furkan: 12/ 239-251)

10  Ancak O’dur O Zât ki; gökten bir su indirmiş tir de, onun bir kısmı sizin (ve hayvanlarınızın fayda lanması) için bir içecektir. Kendisinde (hayvan) otar makta olduğunuz bitkiler de onun sebebiyle (yetiş mekte)dir.

11  O, o (gökte)n (indirmiş olduğu suy)un sebebiyle sizin için (türlü türlü) ekinler, zeytinler, hurmalar, üzümler ve her türlü meyveler bitirmektedir. İşte muhakkak ki tefekkür etmekte bulunan bir toplum için elbette bunda pek büyük bir âyet vardır. (Zira toprağa düşen tohum ve çekirdeğin, kendisine ulaşarak içine işleyen bir nem sebebiyle aşağı kısmı yarılıp, ondan çıkan köklerin yerde yayılmasında ve üst kısmından çıkan filizlerden; şekilleri, renkleri, ko kuları vesâir birçok özellikleri farklı farklı olan yaprak ların, çiçeklerin, meyvelerin ve ürünlerin yetişmesinde, elbette bunları yoktan var eden Zât’ın, mükemmel bir ilim, kudret ve hikmete sahip tek bir İlâh olduğuna dâir çok büyük deliller vardır.)

12  Yine O, geceyi ve gündüzü, güneşi ve ay`ı (akıllı varlıklar gibi) sizin için emre âmâde kılmıştır. (Bu yüzden onlar sizin uykunuz ve istirahatiniz için, ayrıca ziraat ve hayvan otarma gibi faydanıza olan işle re çalışabilmeniz için peş peşe gelip giderler. Güneş ve ay da, yörüngelerindeki seyr ü hareketleri ve aydınlat malarıyla, bitkileri ve ekinleri büyütmekte, ayrıca ürünlerin yetişmesine ve renklenmesine tesir etmek tedirler.) Yıldızlar da O’nun emr (ve irâdes)ine boyun eğ diril(dikleri için kendilerinden istenen hiçbir vazifeyi eksik etmey)en varlıklardır. (Böylece onlar Allâh-u Te`âlâ’nın irâde buyurduğu şe kilde, yaratıldıkları ga yeye hizmet etmektedirler.) İşte muhakkak ki (aşırı zekâya ve ince düşünmeye ihtiyaç olmaksızın, sadece aklı olup) anlamakta bulunan bir kavim için elbette bunda pek çok ve çok büyük âyetler (ve apaçık deliller) bulunmaktadır.

13  Türleri/ renkleri/ farklı farklı olarak, yerde sizin için üretip türettiği (hayvanlar, bitkiler ve ma denler gibi) şeyleri de (sizin için hizmete âmâde kıldı). İşte muhakkak ki iyice düşünen bir kavim için elbette bunda pek büyük bir âyet vardır (ki o delil, hiçbir hususta hiçbir şeyin, bu işlere Kâdir olan Zât’a benzeyemeyeceğini açıkça göstermektedir).

14  Yine ancak O’dur O Zât ki; kendisinden tap taze bir et yiyesiniz ve (inci ve mercan gibi,) kendile rini (takı olarak) giyinebileceğiniz bir süs eşyasını ondan çıkarasınız diye denizi (sizin için) hizmete âmâde kılmıştır! (Ey insan!) Sen gemileri onun içerisinde yara yara akıp giderlerken görürsün! Böylece tâ ki siz O (Allâh-u Sübhânehû)nun bol rızkından (nasibi nizi) arayasınız, bir de siz (İslâm’a girip ibadette bulunarak, mazhar olduğunuz nimetlerin sahibine) şükredesiniz!

Nahl Sûresi  267 
Cüz  14
cihanyamaneren