HATA BİLDİRİMLERİNİZ İÇİN TIKLAYIN
سُورَةُالنَّحْلِ  ٢٧٣ 
الجزء ١٤

وَاللّٰهُ اَنْزَلَ مِنَ السَّمَٓاءِ مَٓاءً فَاَحْيَا بِهِ الْاَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَاۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَةً لِقَوْمٍ يَسْمَعُونَ۟ ﴿ ٦٥ ﴾ وَاِنَّ لَكُمْ فِي الْاَنْعَامِ لَعِبْرَةًۜ نُسْق۪يكُمْ مِمَّا ف۪ي بُطُونِه۪ مِنْ بَيْنِ فَرْثٍ وَدَمٍ لَبَنًا خَالِصًا سَٓائِغًا لِلشَّارِب۪ينَ ﴿ ٦٦ ﴾ وَمِنْ ثَمَرَاتِ النَّخ۪يلِ وَالْاَعْنَابِ تَتَّخِذُونَ مِنْهُ سَكَرًا وَرِزْقًا حَسَنًاۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَةً لِقَوْمٍ يَعْقِلُونَ ﴿ ٦٧ ﴾ وَاَوْحٰى رَبُّكَ اِلَى النَّحْلِ اَنِ اتَّخِذ۪ي مِنَ الْجِبَالِ بُيُوتًا وَمِنَ الشَّجَرِ وَمِمَّا يَعْرِشُونَۙ ﴿ ٦٨ ﴾ ثُمَّ كُل۪ي مِنْ كُلِّ الثَّمَرَاتِ فَاسْلُك۪ي سُبُلَ رَبِّكِ ذُلُلًاۜ يَخْرُجُ مِنْ بُطُونِهَا شَرَابٌ مُخْتَلِفٌ اَلْوَانُهُ ف۪يهِ شِفَٓاءٌ لِلنَّاسِۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَةً لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ ﴿ ٦٩ ﴾ وَاللّٰهُ خَلَقَكُمْ ثُمَّ يَتَوَفّٰيكُمْ وَمِنْكُمْ مَنْ يُرَدُّ اِلٰٓى اَرْذَلِ الْعُمُرِ لِكَيْ لَا يَعْلَمَ بَعْدَ عِلْمٍ شَيْـًٔاۜ اِنَّ اللّٰهَ عَل۪يمٌ قَد۪يرٌ۟ ﴿ ٧٠ ﴾ وَاللّٰهُ فَضَّلَ بَعْضَكُمْ عَلٰى بَعْضٍ فِي الرِّزْقِۚ فَمَا الَّذ۪ينَ فُضِّلُوا بِرَٓادّ۪ي رِزْقِهِمْ عَلٰى مَا مَلَكَتْ اَيْمَانُهُمْ فَهُمْ ف۪يهِ سَوَٓاءٌۜ اَفَبِنِعْمَةِ اللّٰهِ يَجْحَدُونَ ﴿ ٧١ ﴾ وَاللّٰهُ جَعَلَ لَكُمْ مِنْ اَنْفُسِكُمْ اَزْوَاجًا وَجَعَلَ لَكُمْ مِنْ اَزْوَاجِكُمْ بَن۪ينَ وَحَفَدَةً وَرَزَقَكُمْ مِنَ الطَّيِّبَاتِۜ اَفَبِالْبَاطِلِ يُؤْمِنُونَ وَبِنِعْمَتِ اللّٰهِ هُمْ يَكْفُرُونَۙ ﴿ ٧٢ ﴾

سُورَةُالنَّحْلِ  ٢٧٣ 
الجزء ١٤
Nahl Sûresi  273 
Cüz  14

65  Allâh gökten bir su indirmiştir de, (kupkuru olan) yeri onun sebebiyle ölümünden sonra (türlü türlü bitkilerle) canlandırmıştır. İşte sana! Muhak kak ki (anlayış ve kabul kulağıyla) işitmekte olan bir toplum için elbette bun(lar)da (Allâh-u Te’âlâ’nın varlığına, birliğine, sonsuz ilmine, üstün kudretine ve eşsiz hikmetine delâlet eden) pek büyük bir âyet bulunmaktadır.

66  Şüphesiz ki davarlarda sizler için elbette pek büyük bir ibret vardır. (Şöyle ki;) Biz size onların karınlarında bulunandan; fışkıyla kan arasından, içenler için boğazdan kolayca geçen (ve yakınında bulunan her türlü necâsetten) iyice arınmış bir süt içirmekteyiz.

67  Hurma ağaçlarının meyvelerinden ve üzümlerden (sıkılarak elde edilen içeceklerden); işte on(lar)dan bir şarap, bir de (sirke, pekmez, reçel, kuru üzüm ve tüm halleriyle tüketilebilen hurma çeşitlerin den) pek güzel bir rızık edinmektesiniz. İşte sana! Şüphesiz ki (görmüş olduğu âyetler hakkında tefek kürde bulunarak) aklını kullanmakta olan bir toplum için elbette bun(lar)da (Allâh-u Te’âlâ’nın varlığına, tevhîdine, nihâyetsiz ilmine, kahir kudretine ve eşsiz hikmetine delâlet eden) pek büyük bir âyet bulunmaktadır.
Bu âyet-i celîle şarabın helâl olduğu ve iyi-kötü birçok kimsenin onu kullandığı Mekke döneminde inmiştir. İçkinin harâmiyeti ise, ulemânın ittifakıyla; Medîne-i Münevvere’de vâki olmuştur. Arap toplumunun alışkanlığı göz önünde bulundurularak, içkinin haram edilişinde uygulanan tedrîci tertiple ilgili daha geniş bilgi için bakınız: Bakara Sûresi: 219; Mâide Sûresi: 90-91

68  (Habîbim!) Senin Rabbin bal arısına (Kendi sinden başka kimsenin bilemeyeceği bir yolla ilham ve) vahiyde bulundu ki: “Dağlar(da bulunan oyuklar) dan, ağaçlarda(ki kovuklarda) n ve (insanların) yük seğe kurmakta oldukları çardaklardan bazısını (bal yapman için) birtakım yuvalar (ve kovanlar) edin!

69  Sonra her türlü ürünün bir kısmını ye ve Rabbin (tarafından, uzak mesafelerde yiyecek bulup, daha sonra da yuvanı bulabilmen iç) in kolaylaştırıl mış yollarına gir/ve sen boyun eğer bir halde Rabbi nin yollarına gir/!” Onların karınlarından bir içecek çıkmaktadır ki, (mevsimlerin, otlakların ve arıların yaşının değişikliği nedeniyle) renkleri farklıdır ve kendisinde insanlar için büyük bir şifa vardır. İşte sana! Gerçekten de (arının bu ince ilimlerle ve eşsiz sanatlarla seçkin kılın ması hakkında) tefekkür etmekte bulunan bir top lum için elbette bun(lar)da (Allâh-u Te`âlâ’nın eşsiz kudretinin eserlerini ortaya koyan) pek büyük bir âyet bulunmaktadır.

70  Allâh sizi (yoktan) yaratmıştır, sonra da sizi O öldürecektir! İçi nizden bir kısmı, (evvelce sahip olduğu) birçok bilgiden sonra (kuvvetleri eksiltile rek ve duyuları bozularak) hiçbir şey bileme(z hale gel)sin diye (insan) ömrü(nü) n en rezil çağı (olan bu naklık durumu)na (ve bebekken yaşamış olduğu akıl ve güç zafiyetine) geri çevrilmektedir. Şüphesiz ki Allâh (her şeyi, özellikle de yaşayacağı nız ömür miktarlarını hakkıyla bilen bir) Alîm’dir; (sağlam bir genci öldürüp, hasta bir pîr-i fânîyi uzun zaman yaşatmak dâhil her şeye gücü yeten bir) Ka dîr’dir. (Sizin bilginiz ve gücünüz dönem dönem fark lılık arz etse de, O’nun mükemmel ilmi ve kâmil kudreti asla hiçbir değişikliğe maruz kalmaz!)

71  Allâh (verdiği) rızık(lar) hususunda bir kısmınızı diğer bir kısma karşı üstün kılmıştır. O üstün kılınmış olan (zengin ve yönetici durumundaki) kim seler sağ ellerinin mâlik bulunduğu (köleler ve işçi ler konumunda olan) kişilere asla rızıklarını veren kimseler değildirler ki, (köleleriyle) kendileri o (sa hip oldukları değerler konu su)nda tamamen eşit olsunlar! (Nitekim zenginler yan larında çalıştırdıkları fakirlere ihtiyaçlarını giderecek kadar imkân sağlasa lar da, hiçbir zaman on la rı kendi seviyelerine çıkarmazlar. Onlar, insan olarak yaratılma ve rızıklandırılma gibi birçok ortak yönleri bulunan kişileri kendi mallarına ortak etmezken, nasıl oluyor da canlı-cansız birtakım âciz ve muhtaç yaratıkları, hiçbir yönden benzerlikleri bulunmayan eşsiz Yaratıcıya ortak edebiliyorlar?) Yoksa onlar (putlara tapmakla,) Allâh’ın(lütfetmiş olduğu bunca) nimetini(n, kendilerine O’nun tarafın dan ihsan edildiğini) mi bile bile inkâr ediyorlar?

72  Allâh size kendi nefislerinizden olan (aynı cinsten) birtakım eşler var etmiş(tir ki onlarla rahat ça anlaşıp kaynaşabilesiniz ve kendiniz gibi olan çocuk lara sahip olabilesiniz), (nitekim) o eşlerinizden de sizin için oğullar ve kızlar/torunlar/yardımcılar/ damatlar/ yaratmış ve sizi pek lezzetli şeylerin bir kısmından rızıklandırmıştır. Hâlâ sadece (put lardan fayda ummak gibi bir) bâtıla inanıyorlar da, onlar Allâh’ın (bunca) nimetini mi (göz göre göre) inkâr ediyorlar?

Nahl Sûresi  273 
Cüz  14
cihanyamaneren