HATA BİLDİRİMLERİNİZ İÇİN TIKLAYIN
سُورَةُالْقَصَصِ  ٣٩٣ 
الجزء ٢٠

قُلْ اَرَاَيْتُمْ اِنْ جَعَلَ اللّٰهُ عَلَيْكُمُ الَّيْلَ سَرْمَدًا اِلٰى يَوْمِ الْقِيٰمَةِ مَنْ اِلٰهٌ غَيْرُ اللّٰهِ يَأْت۪يكُمْ بِضِيَٓاءٍۜ اَفَلَا تَسْمَعُونَ ﴿ ٧١ ﴾ قُلْ اَرَاَيْتُمْ اِنْ جَعَلَ اللّٰهُ عَلَيْكُمُ النَّهَارَ سَرْمَدًا اِلٰى يَوْمِ الْقِيٰمَةِ مَنْ اِلٰهٌ غَيْرُ اللّٰهِ يَأْت۪يكُمْ بِلَيْلٍ تَسْكُنُونَ ف۪يهِۜ اَفَلَا تُبْصِرُونَ ﴿ ٧٢ ﴾ وَمِنْ رَحْمَتِه۪ جَعَلَ لَكُمُ الَّيْلَ وَالنَّهَارَ لِتَسْكُنُوا ف۪يهِ وَلِتَبْتَغُوا مِنْ فَضْلِه۪ وَلَعَلَّكُمْ تَشْكُرُونَ ﴿ ٧٣ ﴾ وَيَوْمَ يُنَاد۪يهِمْ فَيَقُولُ اَيْنَ شُرَكَٓاءِيَ الَّذ۪ينَ كُنْتُمْ تَزْعُمُونَ ﴿ ٧٤ ﴾ وَنَزَعْنَا مِنْ كُلِّ اُمَّةٍ شَه۪يدًا فَقُلْنَا هَاتُوا بُرْهَانَكُمْ فَعَلِمُٓوا اَنَّ الْحَقَّ لِلّٰهِ وَضَلَّ عَنْهُمْ مَا كَانُوا يَفْتَرُونَ۟ ﴿ ٧٥ ﴾ اِنَّ قَارُونَ كَانَ مِنْ قَوْمِ مُوسٰى فَبَغٰى عَلَيْهِمْۖ وَاٰتَيْنَاهُ مِنَ الْكُنُوزِ مَٓا اِنَّ مَفَاتِحَهُ لَتَنُٓواُ بِالْعُصْبَةِ اُ۬ولِي الْقُوَّةِۗ اِذْ قَالَ لَهُ قَوْمُهُ لَا تَفْرَحْ اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ الْفَرِح۪ينَ ﴿ ٧٦ ﴾ وَابْتَغِ ف۪يمَٓا اٰتٰيكَ اللّٰهُ الدَّارَ الْاٰخِرَةَ وَلَا تَنْسَ نَص۪يبَكَ مِنَ الدُّنْيَا وَاَحْسِنْ كَمَٓا اَحْسَنَ اللّٰهُ اِلَيْكَ وَلَا تَبْغِ الْفَسَادَ فِي الْاَرْضِۜ اِنَّ اللّٰهَ لَا يُحِبُّ الْمُفْسِد۪ينَ ﴿ ٧٧ ﴾

سُورَةُالْقَصَصِ  ٣٩٣ 
الجزء ٢٠
Kasas Sûresi  393 
Cüz  20

71  (Habîbim!) De ki: “Gördünüz mü (, söyleyin bakalım) ki; Allâh (güneşi doğdurmayarak veya dün yanın üzerine vurdurmayarak) kıyâmet gününe ka dar geceyi üzerinizde sürekli kılacak olsa, Allâh’tan başka size bir ışık getirecek ilâh kimdir? Siz hâlâ (iyice düşünüp, anlayış ve kabul kulağıyla) işitmeyecek misiniz?”

72  (Habîbim!) De ki: “Gördünüz mü (, söyleyin bakalım) ki; Allâh (güneşi semanın ortasında durdu rarak) kıyâmet gününe kadar gündüzü üzerinizde sürekli yapacak olsa, Allâh’tan başka ilâh kimdir ki, size kendisinde (istirahat ederek) sükûnet bulaca ğınız bir gece getirebilir? (Üstün gücümüze delâlet eden bun ca delilleri gör düğünüz halde, Allâh’tan başka kimsenin hiçbir şeye gücü olmadığı gerçeğini) hâlâ görmeyecek misiniz?”

73  Rahmetinden dolayıdır ki O, geceyi, kendisinde dinlenesiniz, gün düzü de (çeşitli kazanç yol larına başvurarak, Allâh-u Te`âlâ’nın) fazlından (rız kınızı) arayasınız diye si zin için yaratmıştır! Tâ ki siz (O’nun bunca nimetlerine) şükredesiniz!

74  (Habîbim! Allâh-u Te`âlâ’nın) o (müşrik ola)n lara çağrıda bulunaca ğı ve: “(Benim ortaklarım oldu ğunu) iddia etmekte bulunmuş olduğunuz o ortak larım nerede(ler, niçin size yardım etmiyorlar)?” bu yuracağı gü nü (onlara anlat)!

75  (O gün) Biz her bir ümmet (içerisin)den (, yaptıklarına tanıklık edecek) bir şâhid (olmak üzere pey gamberlerin)i süratle çıkarmışız da(, onun ümmet lerine): “(Dininizin doğruluğuna dâir) açık delilinizi getirin!” buyurmuşuzdur. Artık onlar bilmişlerdir ki o (bir olarak ibadet olunma hakkı da, kendileri hakkında karar verme) hak(kı da) sadece Allâh’a mahsustur. (Dünyada) uydurmakta bulunmuş oldukları o (bâtıl) şeylerse onlardan kaybolmuştur.

76  Gerçekten Karûn Mûsâ’nın kavmindendi de, onlara karşı üstünlük aramıştı/onlara karşı zu lümde bulunmuştu/onlara karşı büyüklük tasla mıştı/. Biz (imtihan olsun için) ona hazinelerden o kadar (çok) vermiştik ki; gerçekten onun anahtar ları(nı taşımak, sayıları yetmişe ulaşan kalabalık ve) kuvvet sahipleri olan bir cemaate elbette ağır ge liyordu. Hani kavmi ona demişti ki: “(Malının çokluğuyla şımarıp) sevinme! Şüphesiz ki Allâh aşırı sevinçle taşkınlık gösterenleri sevmez (; onların bu tavırla rından râzı olmaz)!

77  Allâh’ın sana vermiş olduğu (hazineler ve geniş imkânlarla dolu) şeyler içerisinde o sonraki yurdu (n sevabını) ara! Dünyadan da (helâl yolla yeterli rızık temin edip, salih ameller işleyerek âhiret için kazanacağın) nasibini unutma! Allâh sana (bunca nimetler vererek) ihsân da bulunduğu gibi, sen de (Allâh’ın kullarına) iyilik yap! Yer(yüzün)de fesat (; zulüm ve bozgunculuk çıkarma yollarını) arama! Şüphesiz ki Allâh fesat çıkaranları sevmez (; onların yaptıkları kötülüklere rıza göstermez)!”
Rivayetlere göre; Karûn Mûsâ (Aleyhisselâm)`ın amcasının oğludur. Yüzünün güzelliğinden dolayı kendisine “Münevver” denirdi. İsrâîloğulları içerisinde Tevrât’ı en iyi ezbere bilen ve en iyi okuyan biriydi. Lâkin peygamberliğin Mûsâ (Aleyhisselâm)a verilmesinin ardından; vezirliğin ve kurban işlerinin de Hârûn (Aleyhisselâm)`a verildiğini görünce, kıskançlığa kapılarak: “Bütün işler sizin elinizde, bana hiçbir görev verilmedi, bu duruma ne kadar daha sabredebilirim?” dedi. Bunun üzerine Mûsâ (Aleyhisselâm): “Bu, Allâh’ın işidir!” dediyse de o: “Bana bir mûcize göstermedikçe seni tasdik etmeyeceğim!” dedi. Mûsâ (Aleyhisselâm) da İsrâîloğullarının reislerine: “Herbiriniz asâsını getirsin!” diyerek onları bir araya getirdi ve içeri sinde kendisine vahiy inen kubbeye bıraktı. (Böylece kimin asâsı yeşerirse bu görevin ona verileceğini ilan etti.) O gece herkes kendi asâsını beklemeye başladı, sabaha çıktıklarında Hârûn (Aleyhisselâm)`ın badem ağacından olan asâsı yemyeşil yapraklar vermişti. Bunu gören Karûn: “Senin yaptığın diğer büyülere göre, bu hiç de şaşılacak bir şey değil!” diyerek münafıklığını açığa vurdu. Malının ve ilminin çokluğu, özellikle de kimya ve ticaret sahalarındaki mahâreti, kendisini iyice şımartarak onu Mûsâ (Aleyhisselâm)a karşı çıkarttı; hatta o, bir fahişe kadına para vererek Mûsâ (Aleyhisselâm)`a iftira ettirecek kadar ileri gitti, sonunda ise ilerideki âyet-i kerîmelerde zikredildiği gibi yerin dibine batırıldı. (Âlûsî) Ayrıca bakınız: Ahzâb Sûresi: 69

Kasas Sûresi  393 
Cüz  20
cihanyamaneren