HATA BİLDİRİMLERİNİZ İÇİN TIKLAYIN
سُورَةُسَبَأٍ  ٤٢٧ 
الجزء ٢٢

سُورَةُسَبَأٍ
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ الَّذ۪ي لَهُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِ وَلَهُ الْحَمْدُ فِي الْاٰخِرَةِۜ وَهُوَ الْحَك۪يمُ الْخَب۪يرُ ﴿ ١ ﴾ يَعْلَمُ مَا يَلِجُ فِي الْاَرْضِ وَمَا يَخْرُجُ مِنْهَا وَمَا يَنْزِلُ مِنَ السَّمَٓاءِ وَمَا يَعْرُجُ ف۪يهَاۜ وَهُوَ الرَّح۪يمُ الْغَفُورُ ﴿ ٢ ﴾ وَقَالَ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا لَا تَأْت۪ينَا السَّاعَةُۜ قُلْ بَلٰى وَرَبّ۪ي لَتَأْتِيَنَّكُمْ عَالِمِ الْغَيْبِۚ لَا يَعْزُبُ عَنْهُ مِثْقَالُ ذَرَّةٍ فِي السَّمٰوَاتِ وَلَا فِي الْاَرْضِ وَلَٓا اَصْغَرُ مِنْ ذٰلِكَ وَلَٓا اَكْبَرُ اِلَّا ف۪ي كِتَابٍ مُب۪ينٍۙ ﴿ ٣ ﴾ لِيَجْزِيَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِۜ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمْ مَغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَر۪يمٌ ﴿ ٤ ﴾ وَالَّذ۪ينَ سَعَوْ ف۪ٓي اٰيَاتِنَا مُعَاجِز۪ينَ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ مِنْ رِجْزٍ اَل۪يمٌۗ ﴿ ٥ ﴾ وَيَرَى الَّذ۪ينَ اُو۫تُوا الْعِلْمَ الَّذ۪ٓي اُنْزِلَ اِلَيْكَ مِنْ رَبِّكَ هُوَ الْحَقَّۙ وَيَهْد۪ٓي اِلٰى صِرَاطِ الْعَز۪يزِ الْحَم۪يدِ ﴿ ٦ ﴾ وَقَالَ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا هَلْ نَدُلُّكُمْ عَلٰى رَجُلٍ يُنَبِّئُكُمْ اِذَا مُزِّقْتُمْ كُلَّ مُمَزَّقٍۙ اِنَّكُمْ لَف۪ي خَلْقٍ جَد۪يدٍۚ ﴿ ٧ ﴾

سُورَةُسَبَأٍ  ٤٢٧ 
الجزء ٢٢
Sebe` Sûresi  427 
Cüz  22

OTUZDÖRDÜNCÜ SÛRE-İ CELİLE
el-Sebe`
SÛRE-İ CELîLESİ

Mekkî (Mekke-i Mükerreme döneminde inmiş)dir. İbni Atıyye (Rahimehullâh)ın nakline göre; yalnızca 6. âyet-i kerîme Medenî’dir. 54 ayettir.
Rahmân ve Rahîm olan Allâh’ın ismiyle!

1  Bütün hamdler O Allâh’a mahsustur ki, göklerde bulunanlar ve yerde olanlar(ın tamamı, yaratılış, mülkiyet ve yönetim bakımından) sadece O’na âittir. Âhirette de (bütün nimetlerin sahibi yine Ken - disi olacağından, orada da) tüm hamdler yine ancak O’na âittir (zira dünyada da âhirette de bütün nimetler sa dece O’nun tarafından âlemlere ulaşmaktadır). (İki cihanın işlerini, üstün hikmeti gereği sağlam bir şekilde düzenleyip yöneten) Hakîm de, (her şeyin iç ve dış tüm yönlerinden hakkıy la haberdâr olan) Ha bîr de ancak O’dur.

2  O, yer içerisine girmekte bulu nan (ölüler, de fineler ve yağmur taneleri gibi) şeyleri de, ondan çık makta olan (bitkiler, gözeler, madenler ve diriltilen ölüler gibi) şeyleri de, gökten inmekte olan (yağ murlar, karlar, çiseler, dolular, yıldırımlar, melekler, kitaplar, kaderler ve rızıklar gibi) şeyleri de ve onun içerisinde yükselmekte olan (buharlar, dumanlar, melekler ve kulların dualarıyla sâlih amelleri gibi) şey leri de bilmektedir. (Bunca nimetlerin şükrünü yerine getir me melerine rağmen kullarına çokça acıyan) Rahîm de, (Kendisine karşı takındıkları câhilâne cesâreti bağışlayan) Ğafûr da ancak O’dur.

3  O kâfir olmuş kimseler dedi ki: “O (kıyâmet) ân(ı) bize gelmeyecektir!” De ki: “Hayır! (Duyularla idrâk edilemeyen) tüm ğaybları bilen Rabbime yemin olsun ki; o (kıyâmet) elbette mutlaka size gelecektir! Ne göklerde, ne de yerde (ne aşağı, ne üst cihet lerde ve ne de varlık dâiresinde) zer re ağır lığınca bir şey bile O’n(un sonsuz ma lûmâ tın)dan kaybolmaz. İşte ne bundan daha küçüğü, ne de daha büyüğü yoktur ki, pek açık bir kitap (olan Levh-i Mahfûz)da (yazılı) bulunmasın!

4  Neticede O (Allâh-u Te`âlâ), iman (şartlarına şüphesiz bir şekilde itikad) etmiş olanları ve (namaz, oruç, hac, zekât gibi) sâlih ameller işlemiş bulunan ları mükâfatlandıracaktır. İşte onlar ki, pek büyük bir mağfiret ve (zahmetsiz, külfetsiz) çok değerli bir rızık sadece onlara aittir!

5  Ama o kimseler ki Bizim âyetlerimiz(e “Şiir”, “Büyü” ve “Evvelkilerin masalları” gibi uygunsuz vasıflar yakıştırıp, müminlerin olanca açıklama gayretlerine karşılık, onları iptal) hakkında (kendileriyle) yarışırcasına/(kendilerince Bizi) âciz bırakırmışçasına/koşturmuşlardır (ve Bizden kurtulacaklarını sanmışlardır). İşte onlar da, o pek acı verici kötü ve zorlu azap sadece onlara aittir.

6  (Müşrikler ve Ehl-i Kitab’ın inatçıları Kur’ân’a inanmıyorlar,) ama kendilerine ilim ve rilmiş olan (sahâbe-i kirâm ve Abdullah ibni Se lâm gibi Ehl-i Kitap ulemâsından olan) o kimseler Rabbinden sana in dirilmiş olan o (Kur’ân gibi mucizelik vasfına hâiz olan) şeyi hakkın ta kendisi olarak görmektedir. Zaten o (yüce kitap), (dâima gâlip olup, hiç mağlup olmayan ve tüm işleri övgüye şâyân bulunan) Azîz ve Hamîd’in yoluna hidâyet etmektedir.

7  O kâfir olmuş kimseler (birbirine Rasûlûllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)`i göstererek,şaşkın lık içeri sinde ve alaylı bir üslûpla) dedi ki: “Size bir adamı gösterelim mi ki, o size: ‘(Ölümünüzün ardından hayli bir zaman geçmesiyle çürüyüp) büsbütün bir parçalanışla paramparça edildiğiniz zaman, gerçekten siz elbette yepyeni bir yaratılış içinde (diriltilen kimseler olarak Allâh-u Te`âlâ’nın huzuruna haşredi lecek)siniz.’ diye haber vermektedir!

Sebe` Sûresi  427 
Cüz  22
cihanyamaneren