HATA BİLDİRİMLERİNİZ İÇİN TIKLAYIN
سُورَةُالزُّمَرِ  ٤٥٨ 
الجزء ٢٣

خَلَقَكُمْ مِنْ نَفْسٍ وَاحِدَةٍ ثُمَّ جَعَلَ مِنْهَا زَوْجَهَا وَاَنْزَلَ لَكُمْ مِنَ الْاَنْعَامِ ثَمَانِيَةَ اَزْوَاجٍۜ يَخْلُقُكُمْ ف۪ي بُطُونِ اُمَّهَاتِكُمْ خَلْقًا مِنْ بَعْدِ خَلْقٍ ف۪ي ظُلُمَاتٍ ثَلٰثٍۜ ذٰلِكُمُ اللّٰهُ رَبُّكُمْ لَهُ الْمُلْكُۜ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۚ فَاَنّٰى تُصْرَفُونَ ﴿ ٦ ﴾ اِنْ تَكْفُرُوا فَاِنَّ اللّٰهَ غَنِيٌّ عَنْكُمْ وَلَا يَرْضٰى لِعِبَادِهِ الْكُفْرَۚ وَاِنْ تَشْكُرُوا يَرْضَهُ۬ لَكُمْۜ وَلَا تَزِرُ وَازِرَةٌ وِزْرَ اُخْرٰىۜ ثُمَّ اِلٰى رَبِّكُمْ مَرْجِعُكُمْ فَيُنَبِّئُكُمْ بِمَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَۜ اِنَّهُ عَل۪يمٌ بِذَاتِ الصُّدُورِ ﴿ ٧ ﴾ وَاِذَا مَسَّ الْاِنْسَانَ ضُرٌّ دَعَا رَبَّهُ مُن۪يبًا اِلَيْهِ ثُمَّ اِذَا خَوَّلَهُ نِعْمَةً مِنْهُ نَسِيَ مَا كَانَ يَدْعُٓوا اِلَيْهِ مِنْ قَبْلُ وَجَعَلَ لِلّٰهِ اَنْدَادًا لِيُضِلَّ عَنْ سَب۪يلِه۪ۜ قُلْ تَمَتَّعْ بِكُفْرِكَ قَل۪يلًاۗ اِنَّكَ مِنْ اَصْحَابِ النَّارِ ﴿ ٨ ﴾ اَمَّنْ هُوَ قَانِتٌ اٰنَٓاءَ الَّيْلِ سَاجِدًا وَقَٓائِمًا يَحْذَرُ الْاٰخِرَةَ وَيَرْجُوا رَحْمَةَ رَبِّه۪ۜ قُلْ هَلْ يَسْتَوِي الَّذ۪ينَ يَعْلَمُونَ وَالَّذ۪ينَ لَا يَعْلَمُونَۜ اِنَّمَا يَتَذَكَّرُ اُو۬لُوا الْاَلْبَابِ۟ ﴿ ٩ ﴾ قُلْ يَا عِبَادِ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا رَبَّكُمْۜ لِلَّذ۪ينَ اَحْسَنُوا ف۪ي هٰذِهِ الدُّنْيَا حَسَنَةٌۜ وَاَرْضُ اللّٰهِ وَاسِعَةٌۜ اِنَّمَا يُوَفَّى الصَّابِرُونَ اَجْرَهُمْ بِغَيْرِ حِسَابٍ ﴿ ١٠ ﴾

سُورَةُالزُّمَرِ  ٤٥٨ 
الجزء ٢٣
Zümer Sûresi  458 
Cüz  23

6  O sizi bir tek nefisten yaratmıştır (ki o da Âdem (Aleyhisselâm)`dır). Sonra onun bir parçası (olan en âlt sol kaburgası)ndan da (Havvâ ismindeki) eşini yaratmıştır. (Deve, sığır, koyun ve keçiden oluşan) davarlardan da (biri erkek biri dişi olmak üzere) sekiz eşi(n yaratılıp istifadenize sunulma fermânını ve onların yaşamaları için gerekli olan yağmurları) O sizin için indirmiştir. O sizi, annelerinizin karınlarında bir yaratışın ardından diğer bir îcatla üç türlü karanlık içerisinde halk etmektedir. İşte size! Rabbiniz olan Allâh, ancak bu(nca fiilleri ve îcatları sayılan) yüce Zât’tır! (Dünyada ve âhirette kayıtsız şartsız) bütün mülkler sadece O’na aittir! Kendisinden başka hiçbir ilâh yoktur! (Hal böyleyken) nasıl oluyor da hâlâ (O’na ibadetten) döndürül(üp başkasına tapmaya yönlendiril)ebiliyorsunuz?
“Bir yaratışın ardından yeni bir îcat” cümle-i celilesi; insanın, anne karnında geçirdiği devrelere işaret etmektedir ki bunları; menî hâli, sonra pıhtılaşmış bir kan, sonra bir çiğnem et, sonra iskelet, sonra et giydirilmiş beden ve sonunda kendisine ruh üflenmiş canlı bir varlık olarak özetleyebiliriz. “Üç karanlık”tan maksat ise; anne karnının karanlığı, döl yatağının karanlığı ve cenini saran ince zarın karanlığıdır.

7  Eğer inkâr ederseniz, şüphesiz ki Allâh (hiçbir şeye muhtaç olmadığından) sizden (de, imanınızdan da müstağni olan bir) Ğaniyy’dir. Yine de O, (çok merhametli olduğundan) kulları için (zararlı olacak) kâfirliğe (onlar adına) râzı olmaz! Ama şükrederseniz (buna ihtiyacı olduğu için de ğil, ebedî saâdetinize sebep olacağından dolayı) sizin için bundan râzı olur (ve bu yüzden sizi mükâfatlan dırır). Hiçbir (günah) taşıyıcı diğerinin yükünü ta şımayacaktır. (Bu sebeple inkârcıların kâfirliğinin cezası, hiçbir su retle müminlere dokunmayacaktır. Nitekim iman eden ve şirk koşanlar dâhil) sonra (hep birlikte) dönüşünüz ancak Rabbinizedir; O da (her birinize, iyi ve kötü) yapmakta bulunmuş olduğunuz şeyleri(n karşılığını vererek, onların gerçek yüzünü) size haber verecek tir. Zira şüphesiz ki O, göğüslerin sahip olduğu şeyi (kalplerin barındırdığı tüm sırları, niyet ve inançları hakkıyla bilen bir) Alîm’dir.

8  İnsana (hastalık ve kıtlık gibi) bir zarar dokun duğunda, (her şeyden ümidi kesip) sadece Rabbine yönelici olarak O’na yalvarır. Sonra ona Kendi ta rafından büyük bir nimet verdiğinde ise, önceden O’na dua etmekte olduğu (zararlı) şeyi(n Allâh-u Te`âlâ’nın lütfuyla nasıl açıldığını düşünmeyip, O’na karşı şükür vazifesini) unutur, üstelik O’nun yolun dan (insanları) saptırmak için Allâh’a (farklı) birta kım eşler (ve ortaklar) tanır. (Habîbim! Bu sıfatlara sahip olan Ebû Cehil ve Utbe ibni Rebî`a gibi müşriklere) de ki: “Kâfirliğinle pek az (bir süre daha) faydalan! Çünkü şüphesiz sen o (cehennem) ateşin(in) arkadaşlarındansın!”

9  (Ömrü inkâr ve isyanla geçerek cehennemi boylayan kişi mi) yoksa kendisi âhiret(in azap ve meşakkatlerin)den sakınmakta ve Rabbinin rahmetini ummaktayken, gece saatlerinde (namaz kılan) secde eden ve kıyamda duran biri olarak itaat (ve ibadet vazifelerini îfa) edici (olduğu için, sonsuz cenneti kazanan) kimse mi (dünya ve âhiret bakımından daha iyi konumdadır)? (Habîbim! İlim ve amelin şerefini açıklamak üzere) De ki: “O (İslâm’ı) bilmekte ol(up, ona göre yaşay) an kimselerle, o (hakkı) bilmeyen (bu yüzden de câhilce davranan ve sapıklık içerisinde bocalayıp kalan) kişiler eşit olabilir mi (hiç)?” (Bunca açıklanan nasihatler den) ancak (karışık fikirlerden arınmış) hâlis akıllara sahip kimseler iyice öğütlenir! (Müşriklerde ise böyle bir akıl ne arar!)
Âyetteki, methiye, bu vasıflara sahip tüm müminlere şâmilse de, Ebû Bekir, Ömer, Osman, İbni Mes`ûd, Ammâr ve Selman (Radıyallâhu anhüm) gibi özel zatlar hakkında nâzil olduğu rivayet edilmiştir.

10  (Habîbim! Mekke’de müşriklerin eziyetlerine maruz kalan ashâbına tarafımdan) de ki: “Ey Benim iman etmiş olan kullarım! (Emirlerini tutup, yasak larından kaçmak suretiyle) Rabbinizden hakkıyla sa kının! İşte bu dünyada güzel amel işlemiş bulunan o kimseler için, (dünyada zafer ve ganîmet, âhirette ise sonsuz nimet ve cennetler gibi) pek güzel ve çok büyük bir mükâfat vardır. (Eğer Mekke’de İslâm’ı rahatlıkla yaşaya madı ğınızdan şikâyetçiyseniz, orada kalmanız gerekmez.) Zaten Allâh’ın toprağı pek geniştir. (Her amelin belirli bir karşılığı varsa da) ancak sabredenlere ecirleri (ölçü ve tartıya tâbi olmaksızın) hesapsız olarak tastamam ödenecektir.

Zümer Sûresi  458 
Cüz  23
cihanyamaneren