HATA BİLDİRİMLERİNİZ İÇİN TIKLAYIN
سُورَةُالْمُؤْمِنِ  ٤٧٠ 
الجزء ٢٤

وَلَقَدْ جَٓاءَكُمْ يُوسُفُ مِنْ قَبْلُ بِالْبَيِّنَاتِ فَمَا زِلْتُمْ ف۪ي شَكٍّ مِمَّا جَٓاءَكُمْ بِه۪ۜ حَتّٰٓى اِذَا هَلَكَ قُلْتُمْ لَنْ يَبْعَثَ اللّٰهُ مِنْ بَعْدِه۪ رَسُولًاۜ كَذٰلِكَ يُضِلُّ اللّٰهُ مَنْ هُوَ مُسْرِفٌ مُرْتَابٌۚ ﴿ ٣٤ ﴾ اَلَّذ۪ينَ يُجَادِلُونَ ف۪ٓي اٰيَاتِ اللّٰهِ بِغَيْرِ سُلْطَانٍ اَتٰيهُمْۜ كَبُرَ مَقْتًا عِنْدَ اللّٰهِ وَعِنْدَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُواۜ كَذٰلِكَ يَطْبَعُ اللّٰهُ عَلٰى كُلِّ قَلْبِ مُتَكَبِّرٍ جَبَّارٍ ﴿ ٣٥ ﴾ وَقَالَ فِرْعَوْنُ يَا هَامَانُ ابْنِ ل۪ي صَرْحًا لَعَلّ۪ٓي اَبْلُغُ الْاَسْبَابَۙ ﴿ ٣٦ ﴾ اَسْبَابَ السَّمٰوَاتِ فَاَطَّلِعَ اِلٰٓى اِلٰهِ مُوسٰى وَاِنّ۪ي لَاَظُنُّهُ كَاذِبًاۜ وَكَذٰلِكَ زُيِّنَ لِفِرْعَوْنَ سُٓوءُ عَمَلِه۪ وَصُدَّ عَنِ السَّب۪يلِۜ وَمَا كَيْدُ فِرْعَوْنَ اِلَّا ف۪ي تَبَابٍ۟ ﴿ ٣٧ ﴾ وَقَالَ الَّذ۪ٓي اٰمَنَ يَا قَوْمِ اتَّبِعُونِ اَهْدِكُمْ سَب۪يلَ الرَّشَادِۚ ﴿ ٣٨ ﴾ يَا قَوْمِ اِنَّمَا هٰذِهِ الْحَيٰوةُ الدُّنْيَا مَتَاعٌۘ وَاِنَّ الْاٰخِرَةَ هِيَ دَارُ الْقَرَارِ ﴿ ٣٩ ﴾ مَنْ عَمِلَ سَيِّئَةً فَلَا يُجْزٰٓى اِلَّا مِثْلَهَاۚ وَمَنْ عَمِلَ صَالِحًا مِنْ ذَكَرٍ اَوْ اُنْثٰى وَهُوَ مُؤْمِنٌ فَاُو۬لٰٓئِكَ يَدْخُلُونَ الْجَنَّةَ يُرْزَقُونَ ف۪يهَا بِغَيْرِ حِسَابٍ ﴿ ٤٠ ﴾

سُورَةُالْمُؤْمِنِ  ٤٧٠ 
الجزء ٢٤
Mü`min Sûresi  470 
Cüz  24

34  Andolsun ki; elbette (Mûsâ (Aleyhisselâm)`ın ge lişinden) daha önce (Ya`kûb oğlu)Yûsuf, siz(in geçmişleriniz)e pek açık delil (ve mûcize)lerle gelmişti. Ama siz, onun size kendisini getirdiği şeyden büyük bir şüphe içinde olmakta dâim olmuştunuz, nihâyet o ölünce de: “Allâh onun ardından asla hiçbir peygamber göndermeyecektir” demiştiniz. İşte Allâh böylece (feci bir saptırmayla) dalâlete düşürür o kimseyi ki, o (yaratıcısına isyan noktasında) haddi aşmıştır ve (körü körüne taklide dalıp, evhama yenik düşerek dîni konularda) şüphe içinde bulunucudur.
Müfessirlerin beyanına göre; Mûsâ (Aley hisselâm)` dan önce Firavun ve hânedânına gönderildiği bildirilen Yûsuf (Aleyhisselâm)`dan maksat; herkesçe meşhur olan Ya`kûb (Aleyhisselâm)`ın oğlu Yûsuf (Aleyhisselâm)`dır. Buna göre bazıları, meşhur Firavun’un dört yüz kırk sene ömür sürdüğünü, dolayısıyla Yûsuf (Aleyhisselâm)`ın Firavun’uyla Mûsâ (Aleyhisselâm)`ın Firavun’unun aynı kişiler olduğunu söylemişlerse de, tarihçilerin ekserisi bunların farklı şahıslar olduğunu nakletmiş, Kurtubî (Rahimehullâh) da bu görüşü tercih ederek, Yûsuf (Aleyhisselâm)`ın Firavun’unun, onun zamanında öldüğünü zikretmiştir. Bazı müfessirler ise bu âyet-i kerîmede bahsi geçen Yûsuf (Aleyhisselâm)`ın, bilinen Yûsuf (Aleyhis selâm)`ın torunu olan bir peygamber olduğunu ve Firavun hânedânı içerisinde yirmi sene tebliğde bulunduğunu açıklamışlardır. Her hâlükârda: “Yûsuf (Aleyhisselâm)`ın, Mûsâ (Aley hisselâm)`ın zamanında bulunan Firavun hânedânına mûcizelerle gelişi”nin zikredilmesi babaların durumlarının çocuklara nispeti kabîlin dendir. Gerçi o gün yaşayanlar arasında, Yûsuf (Aleyhisselâm) dönemine tanık olan bazı kimselerin hayatta olduğu da düşünülebilir. (Âlûsî)

35  O kimseler ki; kendilerine gelmiş olan güçlü (-güçsüz hiç)bir delil bulunmaksızın(, sadece kör taklitçilik ya da birtakım şüphelere dayanarak) Allâh’ın âyetleri(ni iptal etme ve onları devre dışı bırakma) hususunda mücâdele etmektedirler; Allâh katın da da, o iman etmiş kimseler nezdinde de (öfke, nefret ve) kızgınlık bakımından o(nların bu tartış maları) ne büyük olmuştur! İşte Allâh, her çok kibirli ve (Allâh’ın yaratıklarına musallat olan) zorba kimsenin kalbi üze rine böylece (korkunç bir damgayla) mühür basar.

36  Firavun(un, Mûsâ (Aleyhisselâm)`ın peygamberliği hakkında şüpheleri artınca vezîrine) dedi ki: “Ey Hâmân! Bana (uzaktakiler tarafından bile ra hatça görülebilecek) belirgin ve yüksek bir bina yap; ola ki ben (onun kulesinden gözetim yaparak birta kım) yollara ulaşırım…

37  Göklerin yollarına (ve kapılarına ulaşırım) ki; böylece Mûsâ’nın İlâhına bakabilirim (de, öyle bir İlâh var mıymış ve Mûsâ’yı O mu göndermiş anlarım)! Gerçi şüphesiz ben onu elbette bir yalancı zanne diyorum!” İşte kötü ameli Firavun’a böylece (tam bir süslemeyle) ziynetlendirildi de, (bu sebeple) ken disi (hiçbir surette kötülükten vazgeçemez bir hâle geldi ve böylece) o (dosdoğru) yoldan engellenmiş oldu. Oysa Firavun’un (hakkı iptal hususundaki çabası ve) hilesi ancak bir (bitiş ve) tükeniş içerisindeydi.

38  O iman etmiş olan kişi dedi ki: “Ey kavmim! (Size gösterdiğim yola girme hususunda) bana iyice uyun ki sizi (izleyicisini maksadına erdiren) olgun luk yoluna eriştireyim.

39  Ey kavmim! İşte bu en alçak (dünya) hayat(ı) ancak pek az (ve çarçabuk elden çıkacak) bir yaşan tıdır. Âhiret ise, şüphesiz ki (ebedî kalınacak ve devamlı durulacak) yerleşim yurdunun ta kendisi ancak odur!

40  Her kim (dünyada) kötü bir şey yaparsa, (İlâhî bir adâlet olarak âhirette) onun mislinden başka sıyla cezalandırılmayacaktır.Ama erkek ya da dişi her kim, kendisi (inanılması gereken meselelere) inanmış biri olarak (kar şılığında sevap vaad edilmiş olan) herhangi bir salih amel işlerse, işte onlar da cennete girecek ler ve orada (yaptıklarına göre değil de, Allâh-u Te`â lâ’nın bir fazl-u keremi olmak üzere) hesapsız olarak rızıklandırılacaklardır.

Mü`min Sûresi  470 
Cüz  24
cihanyamaneren