HATA BİLDİRİMLERİNİZ İÇİN TIKLAYIN
سُورَةُالْحَشْرِ  ٥٤٥ 
الجزء ٢٨

ذٰلِكَ بِاَنَّهُمْ شَٓاقُّوا اللّٰهَ وَرَسُولَهُۚ وَمَنْ يُشَٓاقِّ اللّٰهَ فَاِنَّ اللّٰهَ شَد۪يدُ الْعِقَابِ ﴿ ٤ ﴾ مَا قَطَعْتُمْ مِنْ ل۪ينَةٍ اَوْ تَرَكْتُمُوهَا قَٓائِمَةً عَلٰٓى اُصُولِهَا فَبِاِذْنِ اللّٰهِ وَلِيُخْزِيَ الْفَاسِق۪ينَ ﴿ ٥ ﴾ وَمَٓا اَفَٓاءَ اللّٰهُ عَلٰى رَسُولِه۪ مِنْهُمْ فَمَٓا اَوْجَفْتُمْ عَلَيْهِ مِنْ خَيْلٍ وَلَا رِكَابٍ وَلٰكِنَّ اللّٰهَ يُسَلِّطُ رُسُلَهُ عَلٰى مَنْ يَشَٓاءُۜ وَاللّٰهُ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ قَد۪يرٌ ﴿ ٦ ﴾ مَٓا اَفَٓاءَ اللّٰهُ عَلٰى رَسُولِه۪ مِنْ اَهْلِ الْقُرٰى فَلِلّٰهِ وَلِلرَّسُولِ وَلِذِي الْقُرْبٰى وَالْيَتَامٰى وَالْمَسَاك۪ينِ وَابْنِ السَّب۪يلِۙ كَيْ لَا يَكُونَ دُولَةً بَيْنَ الْاَغْنِيَٓاءِ مِنْكُمْۜ وَمَٓا اٰتٰيكُمُ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَمَا نَهٰيكُمْ عَنْهُ فَانْتَهُواۚ وَاتَّقُوا اللّٰهَۜ اِنَّ اللّٰهَ شَد۪يدُ الْعِقَابِۢ ﴿ ٧ ﴾ لِلْفُقَرَٓاءِ الْمُهَاجِر۪ينَ الَّذ۪ينَ اُخْرِجُوا مِنْ دِيَارِهِمْ وَاَمْوَالِهِمْ يَبْتَغُونَ فَضْلًا مِنَ اللّٰهِ وَرِضْوَانًا وَيَنْصُرُونَ اللّٰهَ وَرَسُولَهُۜ اُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الصَّادِقُونَۚ ﴿ ٨ ﴾ وَالَّذ۪ينَ تَبَوَّؤُ الدَّارَ وَالْا۪يمَانَ مِنْ قَبْلِهِمْ يُحِبُّونَ مَنْ هَاجَرَ اِلَيْهِمْ وَلَا يَجِدُونَ ف۪ي صُدُورِهِمْ حَاجَةً مِمَّٓا اُو۫تُوا وَيُؤْثِرُونَ عَلٰٓى اَنْفُسِهِمْ وَلَوْ كَانَ بِهِمْ خَصَاصَةٌۜ وَمَنْ يُوقَ شُحَّ نَفْسِه۪ فَاُو۬لٰٓئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَۚ ﴿ ٩ ﴾

سُورَةُالْحَشْرِ  ٥٤٥ 
الجزء ٢٨
Haşr Sûresi  545 
Cüz  28

4  (Habîbim!) İşte bu (kâfirlerin başına gelen hezîmet) şu sebepledir ki; gerçekten onlar Allâh’a ve Rasûlüne karşı gelmişlerdir. Her kim Allâh’a muhâlefet ederse, muhakkak ki Allâh, azâbı pek şiddetli olan bir Zât’tır.

5  O değerli hurma ağaçlarından hangilerini kes tiyseniz yahut onları kökleri üzerinde ayakta durur bir halde bıraktıysanız, (bunların hiçbiri sizin kendi tasarrufunuzla değildir, bilakis) Allâh’ın izniyledir ve (O’nun taatından çıkmış olan) o fâsıkları rezil et sin diyedir!

6  (Dünyada yaşamak sadece Rablerine iman eden ve O’na itaatte bulunanların hakkıdır, dolayısıyla kâfir ler, dünyada haksız yere yaşamaktadır. İşte bu nedenle) Allâh’ın, onlardan Rasûlüne (harpsiz bir ganimet olarak) geri döndürmüş olduğu şey ki; (Nadîr oğullarının yurdu Medîne’ye iki mil kadar yakın olduğu için) siz ona karşı ne bir at, ne de binek bir deve koştur mamışsınızdır (, bilakis Rasûlûllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) dışında hepiniz yürümüşsünüzdür, demek ki siz onları harp yoluyla kazanmamışsınızdır); lâkin Allâh(ın değişmeyen kanunu şudur ki, O dâima) elçilerini diledikleri üzerine musallat etmektedir! (İşte Muhammed (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)`i de bu Yahudilere musal lat kılmış ve alışılmadık bir kolaylıkla onları mağlup etmiştir.) Zaten Allâh her şey üzerine (hakkıyla gücü yeten bir) Kadîr’dir. (Nitekim bazen görünen vasıtalarla, bazen de hiçbir vasıta olmaksızın hikmeti gereği dilediğini yapar. Dola yısıyla zahmet çekmeden kazandığınız Benî Nadîr mal larında sizin ganîmet olarak bir hakkınız bulunmamak tadır, bu yüzden Allâh onun tamamını peygamberine tahsis etmiştir, artık o onları dilediği şekilde dağıtır.)

7  O (Kureyza, Fedek ve Hayber gibi, Medîne’ye uzakta bulunmaları nedeniyle ulaşımlarında zahmet çekilen) şehirlerin (kâfir) a hâlisinden Allâh’ın, Rasûlüne (bir ganimet olarak) geri döndürmüş olduğu (mal ve akar gibi) şeyler(in taksimine gelince; işte onlar) ise Allâh’a aittir, o Rasûle mahsustur, bir de o (peygam bere soy bakımından) yakınlık sa hiplerine, yetimle re, yoksullara ve yolda (mağdur) kalmışa aittir, tâ ki o (mallar), içinizden zenginler arasında elden ele dolaşan (ve onların gücüne güç katan) bir şey olma sın! Artık o Rasûl size ne verirse onu hemen alın (, kabul edin), sizi neden engellerse hemen (on dan) vazgeçin! Allâh(ın emir ve yasaklarına karşı gelmek ten ve onları hafife almak)tan hakkıyla sakının! Şüphesiz ki Allâh, (peygamberine muhâlefet eden lere karşı) azâbı pek şiddetli olandır.
Allâh’a ait olan hisse Kâ’be ve diğer mescitlerin imarında kullanılır; peygambere ait olan hisse onun tasarrufuna bırakılır, nitekim Rasûlûllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem) Fedek ve Hayber’i Allâh için fakirlere vakfetmişti ki, sağlığında kendisi, vefatından sonra da dört büyük halîfe onların dağıtımını üstlenmiştiler. Akrabadan maksat; Rasûlûllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)`in hısım ları olan Hâşim oğullarıyla, Muttalib oğullarının fakirleridir. Yetimler; babası olmayan, büluğa ermemiş Müslüman ve fakir çocuklardır. Beş hissenin diğer ikisi ise, yoksullara ve memleke tinde zengin olsa da, yolda muhtaç duruma düşmüş olanlara aittir. Dolayısıyla bir önceki âyet-i kerîme, Medîne yakınlarında bulunan Nadîr oğullarının ganimeti hakkında olup, onun kullanı mını sadece Rasûlûllâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)`e tahsis etmekte, bu âyet-i kerîme ise, Enfâl Sûresi 41. âyet-i celîlesinde anlatıldığı gibi, genel anlamda ganimetlerin taksiminden bahsetmektedir. Âyet-i celîlede geçen “Peygamberin verdiği ve yasakladığı şeyler” ifadesi; burada özellikle ganimetler hakkında ise de, sa hâbenin ve ulemânın cumhûruna göre hüküm umûmîdir. Nite kim ibn-i Mes’ûd (Radıyallâhu anh), dövme yapan ve peruk takan kadınların lânetliliğine Kur’ân’dan delil soran kadına bu âyeti okumuştur. (Buhârî, Libâs: 80, No: 5587; Müslim, Libâs: 33, No: 2125) Demek ki hadîs-i şerîflerde geçen emir ve yasakların tümü, bu âyet-i kerîme hükmünce Kur’ân’da mevcut demektir. (Âlûsî)

8  (Ganimetler) o muhâcirler olan fakirler için dir ki; (haksız yere) yurtlarından ve mallarından çıkartıl(arak muhtaç durumda bırakıl) mışlardır. Oy sa onlar (sırf) Allâh’tan büyük bir lütuf ve değerli bir rıza aramaktadırlar ve Allâh’a da Rasûlüne de yardım etmektedirler. İşte ancak onlar, (iman iddiasında) sâdık olan kimselerin ta kendileridir!

9  (Ganimet malları) bir de o kimseler içindir ki; o (muhâcir ola)n lar(ın hicret yapmasın) dan önce, o (Medîne) yurd(un)a ve imana yerleşmişlerdir ki on lar, kendilerine hicret etmiş olan kimseleri (can-ı gönülden) sevmektedirler, onlara verilmiş olan (ga nimet malı gibi) şeylerden dolayı göğüslerinde en ufak bir ihtiyaç isteği/ kıskançlık/ bulmamaktadırlar ve kendilerinde ihtiyaç/fakirlik/ bulunsa da(, yemeyip yedirerek, giymeyip giydirerek) onları kendi nefislerine karşı tercih etmektedirler. Zaten her kim nefsinin cimrilik hırsından korunur (da, Allâh yolunda infaka muvaffak kılınır) sa, işte ancak onlar, felâh (ve kurtuluş)a erenlerin ta kendileridir!

Haşr Sûresi  545 
Cüz  28
cihanyamaneren