HATA BİLDİRİMLERİNİZ İÇİN TIKLAYIN
سُورَةُالْقِيٰمَةِ  ٥٧٧ 
الجزء ٢٩

كَلَّا بَلْ تُحِبُّونَ الْعَاجِلَةَۙ ﴿ ٢٠ ﴾ وَتَذَرُونَ الْاٰخِرَةَۜ ﴿ ٢١ ﴾ وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ نَاضِرَةٌۙ ﴿ ٢٢ ﴾ اِلٰى رَبِّهَا نَاظِرَةٌۚ ﴿ ٢٣ ﴾ وَوُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ بَاسِرَةٌۙ ﴿ ٢٤ ﴾ تَظُنُّ اَنْ يُفْعَلَ بِهَا فَاقِرَةٌۜ ﴿ ٢٥ ﴾ كَلَّٓا اِذَا بَلَغَتِ التَّرَاقِيَۙ ﴿ ٢٦ ﴾ وَق۪يلَ مَنْ۔ رَاقٍۙ ﴿ ٢٧ ﴾ وَظَنَّ اَنَّهُ الْفِرَاقُۙ ﴿ ٢٨ ﴾ وَالْتَفَّتِ السَّاقُ بِالسَّاقِۙ ﴿ ٢٩ ﴾ اِلٰى رَبِّكَ يَوْمَئِذٍۨ الْمَسَاقُۜ۟ ﴿ ٣٠ ﴾ فَلَا صَدَّقَ وَلَا صَلّٰىۙ ﴿ ٣١ ﴾ وَلٰكِنْ كَذَّبَ وَتَوَلّٰىۙ ﴿ ٣٢ ﴾ ثُمَّ ذَهَبَ اِلٰٓى اَهْلِه۪ يَتَمَطّٰىۜ ﴿ ٣٣ ﴾ اَوْلٰى لَكَ فَاَوْلٰىۙ ﴿ ٣٤ ﴾ ثُمَّ اَوْلٰى لَكَ فَاَوْلٰىۜ ﴿ ٣٥ ﴾ اَيَحْسَبُ الْاِنْسَانُ اَنْ يُتْرَكَ سُدًىۜ ﴿ ٣٦ ﴾ اَلَمْ يَكُ نُطْفَةً مِنْ مَنِيٍّ يُمْنٰىۙ ﴿ ٣٧ ﴾ ثُمَّ كَانَ عَلَقَةً فَخَلَقَ فَسَوّٰىۙ ﴿ ٣٨ ﴾ فَجَعَلَ مِنْهُ الزَّوْجَيْنِ الذَّكَرَ وَالْاُنْثٰىۜ ﴿ ٣٩ ﴾ اَلَيْسَ ذٰلِكَ بِقَادِرٍ عَلٰٓى اَنْ يُحْيِيَ الْمَوْتٰى ﴿ ٤٠ ﴾
سُورَةُالْاِنْسَانِ
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
هَلْ اَتٰى عَلَى الْاِنْسَانِ ح۪ينٌ مِنَ الدَّهْرِ لَمْ يَكُنْ شَيْـًٔا مَذْكُورًا ﴿ ١ ﴾ اِنَّا خَلَقْنَا الْاِنْسَانَ مِنْ نُطْفَةٍ اَمْشَاجٍۗ نَبْتَل۪يهِ فَجَعَلْنَاهُ سَم۪يعًا بَص۪يرًا ﴿ ٢ ﴾ اِنَّا هَدَيْنَاهُ السَّب۪يلَ اِمَّا شَاكِرًا وَاِمَّا كَفُورًا ﴿ ٣ ﴾ اِنَّٓا اَعْتَدْنَا لِلْكَافِر۪ينَ سَلَاسِلَا۬ وَاَغْلَالًا وَسَع۪يرًا ﴿ ٤ ﴾ اِنَّ الْاَبْرَارَ يَشْرَبُونَ مِنْ كَأْسٍ كَانَ مِزَاجُهَا كَافُورًاۚ ﴿ ٥ ﴾

سُورَةُالْقِيٰمَةِ  ٥٧٧ 
الجزء ٢٩
Kıyâmet Sûresi  577 
Cüz  29

20  Hayır (ey kullar! Dirilmeyi inkâra kalkmayın)! Doğrusu siz o peşin olan (dünya hayatın)ı seviyor sunuz,

21  Âhireti ise terk ediyorsunuz. (Ama o çok önemli bir olaydır, zira;)

22  İşte o gün birtakım yüzler çok güzeldir/ sevinçlidir/nurlu ve parlaktır/;

23  Rabbin(in cemâlin)e bakıcıdır! (Ama bir şekil verme, kavrar şekilde görme ve başka bir bakışa ben zetilebilecek bir görme söz konusu değildir.)

24  İşte o gün birtakım suratlar da pek ekşi ve karadır;

25  Yakînen bilmektedir ki, sırt kemiklerini kıracak büyük bir iş kendisine yapılacaktır.

26  Hayır! (Dünyayı âhirete tercihten vazgeçin! Ölüm ânında) o (can), köprücük kemiklerine ulaştığı zaman,

27  (Yanında bulunanlar tarafından:)(Buna) okuyup ilaç yapacak kimdir?” denildiği zaman,

28  Böylece o (ölüm döşeğindeki) kişi, o (başına ge le)n (durum)un gerçekten (dünyadan çıkış, mal ve aile den) tam bir ayrılık olduğunu yakînen bildiği zaman,

29  (Ölüm anında ve kefenlenirken) bacak bacakla dolaştığı zaman,

30  İşte o gün sevkiyat sadece Rab bin(in emre deceği yere; cennet veya cehennem) edir!

31  (O kemiklerinin asla bir araya getirilemeyeceğini iddia eden Ebû Cehil kâfiri,) ne (i nanılması gereken şeyleri) tasdik etti, ne de namaz kıldı!

32  Lâkin (Kur’ân’ı) yalanladı ve (imandan) yüz çevirdi!

33  Sonra da (yaptığıyla iftihar eder bir halde) çalımla yürüyerek a ile sine gitti (de, Rasûlûllâh (Sallâllâ-hu Aleyhi ve Sellem)`e dediklerini övünerek anlattı)!

34  (Şer ve) helâk sana (ölüm gününde) en yakın şey olsun! (Şer ardına şer peşini bırakmasın!) Artık (kabirde de) helâk (sana) en yakın şey olsun!

35  Sonra (şer ve) helâk sana (dirilirken de) en yakın şey olsun! Artık (cehennemde de) helâk (sana) en yakın şey olsun!

36  İnsan (emir ve nehiylerle mükellef tutulmaksızın) başıboş bırakılacağını (, ölümünün ardından diriltilip cezalandırılmayacağını) mı sanıyor?

37  O, (rahme) dökülen bir meniden azıcık bir parça olan sâfî bir su değil miydi?

38  Sonra (sülük gibi rahim duvarına yapışıp kan emerek beslenen aşılanmış yumurtadan ibaret) bir kan pıhtısı oldu da, artık O (Allâh-u Te`âlâ) yarattı ve (uzuvlarını tamamlayıp takdir edilen şekle sokarak onu) düzeltti!

39  Böylece O (Allâh-u Te’âlâ) o (insa)ndan iki eşi; erkek ve dişiyi meydana getirdi!

40  İşte bu(nca yüce sanatın sahibi olan) Zât, ölüleri diriltmeye tam manasıyla Kadir olmadı mı? (Elbette O, her şeye Kadir’dir!)

YETMİŞALTINCI SÛRE-İ CELİLE
el-İnsân
SÛRE-İ CELîLESİ

Mekkî (Mekke-i Mükerreme döneminde inmiş)dir. Medenî diyenler de olmuştur. İçerisinde hem Mekkî, hem de Medenî âyetler bulunduğu da söylenmiştir. 31 ayettir.
Rahmân ve Rahîm olan Allâh’ın ismiyle!

1  Gerçekten o insan üzerine sonsuz uzun bir zamandan sınırlı bir zaman geçmiştir ki; (o sırada) o, (anne karnında kendisine ruh üflenmeden önce, adı sanı bilinip) anılan bir şey değildi!

2  Muhakkak Biz insanı, (kadın ve erkeğe ait) birbirine karışmış azıcık sâfî bir sudan yarattık ki onu imtihan (edenin muâmelesine tâbi) edelim, işte bu nedenle onu pek iyi işiten ve çok iyi gören biri yaptık!

3  Gerçekten Biz (âyetler indirerek ve deliller ortaya koyarak) ona o (doğru) yolu gösterdik; artık ya şükredici (bir mümin) ya da büyük bir kâfir (olur)!

4  Muhakkak Biz, o kâfirler(i cehennemde sürüklemek) için müthiş zincirler, (ellerini boyunlarına bağlayacak) şiddetli bukağılar ve çokça alevlendi rilmiş büyük bir ateş hazırladık.

5  Şüphesiz o (iman etmiş) iyi kullar öyle dolu bir kadehten içeceklerdir ki, onun karışımı (serin, tatlı, hoş kokulu ve beyaz) bir kâfûr olmuştur.

Kıyâmet Sûresi  577 
Cüz  29
cihanyamaneren