HATA BİLDİRİMLERİNİZ İÇİN TIKLAYIN
سُورَةُالنِّسَاءِ  ٩٦ 
الجزء ٥

لَا خَيْرَ ف۪ي كَث۪يرٍ مِنْ نَجْوٰيهُمْ اِلَّا مَنْ اَمَرَ بِصَدَقَةٍ اَوْ مَعْرُوفٍ اَوْ اِصْلَاحٍ بَيْنَ النَّاسِۜ وَمَنْ يَفْعَلْ ذٰلِكَ ابْتِغَٓاءَ مَرْضَاتِ اللّٰهِ فَسَوْفَ نُؤْت۪يهِ اَجْرًا عَظ۪يمًا ﴿ ١١٤ ﴾ وَمَنْ يُشَاقِقِ الرَّسُولَ مِنْ بَعْدِ مَا تَبَيَّنَ لَهُ الْهُدٰى وَيَتَّبِعْ غَيْرَ سَب۪يلِ الْمُؤْمِن۪ينَ نُوَلِّه۪ مَا تَوَلّٰى وَنُصْلِه۪ جَهَنَّمَۜ وَسَٓاءَتْ مَص۪يرًا۟ ﴿ ١١٥ ﴾ اِنَّ اللّٰهَ لَا يَغْفِرُ اَنْ يُشْرَكَ بِه۪ وَيَغْفِرُ مَا دُونَ ذٰلِكَ لِمَنْ يَشَٓاءُۜ وَمَنْ يُشْرِكْ بِاللّٰهِ فَقَدْ ضَلَّ ضَلَالًا بَع۪يدًا ﴿ ١١٦ ﴾ اِنْ يَدْعُونَ مِنْ دُونِه۪ٓ اِلَّٓا اِنَاثًاۚ وَاِنْ يَدْعُونَ اِلَّا شَيْطَانًا مَر۪يدًاۙ ﴿ ١١٧ ﴾ لَعَنَهُ اللّٰهُۢ وَقَالَ لَاَتَّخِذَنَّ مِنْ عِبَادِكَ نَص۪يبًا مَفْرُوضًاۙ ﴿ ١١٨ ﴾ وَلَاُضِلَّنَّهُمْ وَلَاُمَنِّيَنَّهُمْ وَلَاٰمُرَنَّهُمْ فَلَيُبَتِّكُنَّ اٰذَانَ الْاَنْعَامِ وَلَاٰمُرَنَّهُمْ فَلَيُغَيِّرُنَّ خَلْقَ اللّٰهِۜ وَمَنْ يَتَّخِذِ الشَّيْطَانَ وَلِيًّا مِنْ دُونِ اللّٰهِ فَقَدْ خَسِرَ خُسْرَانًا مُب۪ينًاۜ ﴿ ١١٩ ﴾ يَعِدُهُمْ وَيُمَنّ۪يهِمْۜ وَمَا يَعِدُهُمُ الشَّيْطَانُ اِلَّا غُرُورًا ﴿ ١٢٠ ﴾ اُو۬لٰٓئِكَ مَأْوٰيهُمْ جَهَنَّمُ وَلَا يَجِدُونَ عَنْهَا مَح۪يصًا ﴿ ١٢١ ﴾

سُورَةُالنِّسَاءِ  ٩٦ 
الجزء ٥
Nisâ Sûresi  96 
Cüz  5

114  Bir sadaka (bağışlama)yı yahut (ödünç ver me ve darda kalmışa yardım elini uzatma gibi) her hangi bir iyiliği veya (dargın) insanlar arasında (yapılacak) bir düzeltmeyi emretmiş olan(ların gizli konuşmaları) dışında, o (Übeyrıkoğulları gibi insa)nların gizli konuşmalarından birçoğunda hiçbir hayır yoktur. İşte her kim (gösteriş ve lider olma niyetiyle değil de, sadece) Allâh’ın rızasını aramak için bu (anlatıla)nları yaparsa, muhakkak ki Biz ona (düşü nülemeyecek kadar) pek büyük ve çok değerli bir ecir vereceğiz.

115  Doğru yol kendisine açıkça belirdikten sonra her kim o Râsule karşı gelir ve (inanç yahut amel bakımından) müminlerin yolundan başkasına uyarsa, onu bağlı kalıp devam ettiği o (kötü) şeye takipçi kılar (ve seçmiş olduğu bâtıl yolla baş başa bırakır)ız, (âhirette ise) kendisini cehenneme girdiririz. Bir varış yeri olarak o ne kötü olmuştur!
Übeyrıkoğulları hakkındaki âyet-i kerîmeler inince, sahâbe-i kiram hakkında hiciv niteliğinde şiirler söyleyen Beşir adındaki münafık, müşriklere iltihak etti ve gidip Sülâfe binti Sa`d ibni Sümeyye’ye misafir oldu. Bunun üzerine Mevlâ Te`âlâ bu ve bir sonraki âyet-i kerîmeleri inzâl buyurdu. Beşir, Sülâfe’nin yanına misafir olarak varınca Rasûlullâh (Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem)`in şâiri Hassân ibni Sâbit (Radıyallâhu anh) o kadını birtakım şiirlerle hicvetti. Bu şiirler Sülâfe’nin kulağına varınca Beşir’in bineğinin semerini kaldırıp sel yatağına fırlattı ve: “Defol! Bana Hassân’ın şiirini hediye etmekten başka bir hayır getirmedin!” dedi. (Tirmizî, Tefsîr: 5, No: 3036, 5/245; Taberî No: 10416, 4/266)

116  Şüphesiz ki Allâh Kendisine ortak koşul masını(n cezasını ebedî azap olarak kesin hükme bağ ladığı için şirki) bağışlamaz. İşte O, bunun dı şındakini ise (ne kadar büyük günah olsa da, tevbe şartı koşmaksızın) dilediği kimse için bağışlar. Her kim Allâh’a (herhangi bir şeyi) ortak koşarsa, mu hakkak ki o, (haktan) çok uzak bir sapıklıkla (yan lışa) sapmıştır.

117  O (şirk koşa)nlar O’nu bırakıp yalnızca dişi (ismi taşıyan cansız nesne)lere tapmaktadırlar ve (böyle ya parak) ancak hayırlardan yoksun kal mış/şerri belirgin/kötülüğe soyunmuş /isyankâr/ bir şeytana kulluk yapmaktadırlar. (Zira puta tapmayı onlara şeytan emretmiştir.)

118  (Onlar öyle bir şeytana tapmaktadırlar ki;) Allâh ona lânet etmiştir. O da (Allâh’a karşı) demiş tir ki: “(Senin izzet ve celâline) andolsun ki, elbette Senin kullarından kesin olarak belirlenmiş bir nasip edineceğim!

119  Andolsun ki; mutlaka onları (doğru yoldan) saptır (maya çalış)acağım! Kasem olsun ki; kesinlikle onları umutlandır(mak üzere uzun yaşayacakları ve dirilip azapla karşılaşmayacakları gibi asılsız kuruntulara boğ)acağım! Yemin olsun ki; muhakkak onlara emredeceğim de hemen davarların kulaklarını çokça yaracaklar (ve bunu, Allâh’ın helâl kıldığı hayvanları kendilerine haram etme ve putlara adama belirtisi yapacaklar)! Yine andolsun ki; elbette onlara emredeceğim de hemen Allâh’ın yaratışını (tümüyle veya kısmen) değiştirecekler (ve köleleri burma, dövme yaptırma ve sakal kesme gibi suretlerle Allâh’ın yarattığı şekle müdahale edecekler)!” Kim Allâh’ı bırakıp da şeytanı bir dost edinirse muhakkak ki o pek açık bir zararla hüsrâna uğramıştır. (Zira Allâh’ın rızasını bırakıp şeytanın rızasını tercih ederek, cennetteki yerini cehennemdeki yeriyle değiştirmiştir.)
Âyet-i celîlede İblîs’in sözü olarak geçen “Allâh’ın yaratışını değiştirme” ifadesinden ne kastedildiği hakkında müfessirler iki görüş serdetmişlerdir:
1) Sa`îd ibni Cübeyr ve Hasen-i Basrî (Radıyallâhu anhüm) gibi tâbi`înin ileri gelenlerinden nakledilen görüş, bunun: “Allâh’ın dinini değiştirme” manasında oluşudur ki, bu ya kâfir olan kişinin, Allâh-u Te`âlâ’nın, kendisinden kal-û belâ’da aldığı sözü bozarak, yaratıldığı İslâm fıtratını değiştirmesi olarak yorum lanmış veya sonradan helâli harama, haramı da helâle çevirerek yapmış olduğu değiştirmeyle tefsir edilmiştir.
2) Buradaki “Değiştirme”, insanın, şeytanın isteği doğrultusunda kendisini Allâh-u Te`âlâ’nın yasakladığı birtakım şekillere sokmasıdır ki, estetik yaptırmak, peruk takmak, dövme yapmak, hayvanları burmak, livâta yapmak, lezbiyenlik, kadının erkek elbisesi erkeğin kadın elbisesi giymesi, kadının erkeğe, erkeğin kadına benzemesi, kadının saçını tıraş etmesi ve erkeğin sakalını kesmesi gibi bazı yasaklar, Allâh-u Te`âlâ’nın yarattığı fıtratı değiştirmeye örnek olarak zikredilmiştir. Bu konuda geniş malumat için bakınız: Rûhu’l-Furkan: 5/704-783

120  O (şeytan) onlara (yapamayacağı şeyleri) söz vermektedir, (ulaşamayacakları konularda) kendi lerini boş şeylerle ümitlendirmektedir. Oysa şey tan onlara (zararlı şeyleri faydalı göstererek) bir aldatmacadan başkasını vaad etmemektedir!

121  İşte o (şeytana uya)nlar ki, sığınakları ancak cehennemdir! Kendileri ondan dönüp kaça cak bir yer de bulamayacaklardır!”

Nisâ Sûresi  96 
Cüz  5
cihanyamaneren