BİRİNCİ SÛRE-İ CELİLE
el-Fâtiha
SÛRE-İ CELîLESİ
Mekkî (Mekke-i Mükerreme döneminde inmiş)dir.
Besmele-i şerîfe ile birlikte 7 ayettir.
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ ﴿١﴾
﴾1﴿
O Rahmân ve O Rahîm (olan) Allâh’ın ismiyle! Hanefî fakihlerince, sûrelerin başlarında bulunan besmeleler o sûrelerin birer parçası değildirler, ancak müstakil birer âyet olup sûrelerin aralarını ayırmak ve kendileriyle bereketlenmek için mükerrer olarak inmiştirler.
اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَۙ ﴿٢﴾
﴾2﴿
Bütün hamdler (üstün vasıflarla medh-ü senâlar ve övgüler) tüm âlemlerin Rabbi (yaratıcısı ve yöneticisi olan) Allâh’a mahsustur.
اَلرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِۙ ﴿٣﴾
﴾3﴿
(Cümle övgüler dünyâda mümin-kâfir ayırmaksızın her bir kuluna son derece acıyan ve gerçek mânâda sâdece Kendisi nîmet vermekte olan) O Rahmân’a, (âhirette yalnız îmân edenleri son derecede esirgeyecek olan hakîkî nîmet sâhibi) O Rahîm’e (âittir)!
مَالِكِ يَوْمِ الدّ۪ينِۜ ﴿٤﴾
﴾4﴿
(Tüm medh-u senâlar) o cezâ(ların ve herkese hak ettiği karşılığın verileceği kıyâmet) gününün (yegâne) Mâliki (ve sâhibi olan Rabbü’l-âlemî)ne (hastır)!
اِيَّاكَ نَعْبُدُ وَاِيَّاكَ نَسْتَع۪ينُۜ ﴿٥﴾
﴾5﴿
(O yüce Allâh’a itâat eden kullar:) “(Ey Rabbimiz!) Ancak Sana ibâdet (ve kulluk) ederiz ve yalnız Senden yardım dileriz” (derler).
اِهْدِنَا الصِّرَاطَ الْمُسْتَق۪يمَۙ ﴿٦﴾
﴾6﴿
(Buna mukābil Allâh-u Te‘âlâ: “Peki Benden ne tür bir yardım istiyorsunuz?” buyurur, onlar da:) “Bizi o dosdoğru olan yola hidâyet et (ve eriştir).
صِرَاطَ الَّذ۪ينَ اَنْعَمْتَ عَلَيْهِمْۙ غَيْرِ الْمَغْضُوبِ عَلَيْهِمْ وَلَا الضَّٓالّ۪ينَ ﴿٧﴾
﴾7﴿
Kendilerine in‘âm (ve ikrâm)da bulunmuş olduğun o (peygamberlerin, sıddîkların, şehitlerin ve sâlih) kimselerin yoluna (bizi eriştir); gazaba uğratılmış (Yahûdîlerden ibâret şerli) kimselere müğâyir (ve her bakımdan onlara muhâlif) olanların ve (Hristiyanlar gibi doğru yoldan sapıtarak) dalâlete düşücü de olmayanların (yolunda bizi sâbit eyle)!” (diye duâ ederler.) (Parantez içinde zikredilen mânâlar için bakınız: ‘Ömer en-Nesefî, et-Teysîr, 1/160; el-Âlûsî, Rûhu’l-me‘ânî, 1/308) Ebû Hureyre (Radıyallâhu Anh)tan rivâyet edilen bir hadîs-i kudsîde Allâh-u Te‘âlâ şöyle buyurmuştur: “Namazı(n olmazsa olmazı olan Fâtiha’yı) Kendimle kulum arasında iki parçaya böldüm. İstediği şey kuluma verilecektir. Kul: ‘Hamd, âlemlerin Rabbi Allâh’a âittir’ dediğinde, Allâh-u Te‘âlâ: ‘Kulum Bana hamdetti’ buyur(arak hoşnutluğunu ifâde buyur)ur. Kul: ‘O Rahmân; O Rahîm!’ dediği zaman Allâh-u Te‘âlâ: ‘Kulum Bana övgüde bulundu’ buyurur. Kul: ‘Cezâ gününün Mâliki!’ dediği vakit Allâh-u Te‘âlâ: ‘Kulum Bana tâzimde bulundu’ buyurur. Kul: ‘Ancak Sana ibâdet ederiz ve yalnız Senden yardım dileriz!’ deyince de Allâh-u Te‘âlâ: ‘İşte bu, Benimle kulum arasındadır. İstediği şey kulumundur’ buyurur. Kul: ‘Bizi, gazaba uğrayanların ve dalâlete düşenlerin (yoluna) değil de, kendilerine in‘âmda bulunduğun kimselerin o dosdoğru yoluna hidâyet et’ dediğinde ise Allâh-u Te‘âlâ: ‘İşte bu, kuluma âit (bir talep)tir. İstediği şey (bu) kulum için (gerçekleşecek)dir’ buyurur.” (Müslim, es-Salât:11, rakam:395, 1/296)